Biga'da kazanan muhtarlar belli oldu Biga'da kazanan muhtarlar belli oldu
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan yurt genelinde gerçekleştirilen DEVA Partisi İl Kongreleri kapsamında Çanakkale'ye geldi. Partisinin il kongresi için Çanakkale'de esnaf ziyaretlerinde bulunan Babacan daha sonra İl Binasının açılışını gerçekleştirdi. Kolin otelde düzenlenen DEVA Partisi Çanakkale İl Kongresine katılan Ali Babacan burada partililere seslendi. DEVA Partisi İl Kongresine Çanakkale ve ilçelerin yanı sıra diğer illerden de katılım oldu. İl Genel Meclis Başkanı SAdık Göğüsgeren, Çanakkale Belediye Başkan vekili İrfan Mutluay, CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural, İYİ Parti İl Başkanı Selahattin Yıldızlar, Gelecek Partisi İl Başkanı Hüseyin Yıldırım, Saadet Partisi İl Başkanı Süleyman Saçıkara gibi yerel siyasetçilerde kongreye katıldılar. "KÜÇÜK ORTAĞIN YAYINLARINA 18 YAŞ SINIRI KONULSUN" Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlanan kongrede konuşan Ali Babacan; "Seçimlerde vatandaş oy verdi, bir cumhurbaşkanı seçti. Seçilen cumhurbaşkanı tuttu, yüzde 10 oy almış bir genel başkana memleketi teslim etti. Milli irade dediğiniz şey, yüzde 10 oy almış bir genel başkanın devleti esir alması mı? Küçük ortak, ne kadar siyasetçi varsa hepsine bağırarak fırça çekiyor. İktidar partisindenmiş, muhalefettenmiş hiç fark etmiyor. Çok bağırıyorsunuz. Bağırmayın diye önünüze mikrofon koyuyorlar. Bu ülkenin sizin yüzünüzden dünya kadar sorunu var. RTÜK’e çağrı yapmak istiyorum. Pandemi döneminde çocuklarımız evlerde. Onların edep ve ahlâkını bozacak hakaretlerin yayınlanması çok yanlış. Evde bağırış çağırış dinlemelerini istemiyoruz. Küçük ortağın yayınlarına 18 yaş sınırı konulsun lütfen" tepkisini gösterdi. "BİZİM O VERGİLERİMİZ NEREYE GİDİYOR?" Türkiye'nin büyük bir ekonomik kriz yaşadığını, vatandaşların geçim sıkıntısı içerisinde olduğuna dikkat çeken Ali Babacan; "Cumhuriyet tarihi boyunca oluşan borçlanma kadar, sadece son iki senede ilave borç oluşturmak mıdır güçlü ekonomi? Dolarda, euroda, faizde, enflasyonda artışı önleyememek, Merkez Bankasının rezervlerini tüketmek midir güçlü ekonomi? Eskiden vergiler için reklamlar yapılırdı: “Ödediğiniz vergiler yol, su, elektrik olarak size geri dönecek” denirdi. Şimdi ne oluyor? Bizim o vergilerimiz nereye gidiyor? Onlar doğaya bakarken hemen rant gözlüklerini takıyor, biz doğaya gözümüz gibi bakacağız. DEVA Partisi iktidarında ranta ve doğa yıkımına dayalı projelere geçit vermeyeceğiz" dedi. ÇANAKKALELİ EMEKLİ VATANDAŞLA KONUŞMASINI ANLATTI Esnaf ziyareti öncesinde Ali Babacan’ın önünü kesen ve hayat pahalılığından şikayetçi olan Çanakkaleli emekli vatandaşın kendisine anlattıklarını kongreye katılanlara aktaran Babacan; Daha düne kadar “güçlü ekonomi”den bahsediyorlardı. “Ülkemiz kanatlandı uçuyor” diyorlardı, “Ülkemiz pik yapıyor, tavana pik yapıyor” diyordu.  Bugün Çanakkale sokaklarında dolaşırken bir vatandaşımız: “Bunlar pik yapıyor diyorlar ama ülkemiz dip yaptı,” dedi.  Pik yaptı dedikleri ekonominin haline bakın. Madem pik yaptı da siz niye Merkez Merkezi’nin Başkanını apar topar değiştirdiniz, niye bu işin başına koyduğunuz en yakın akrabanız birdenbire yok oldu, hala ortalarda yok, haber alan var mı bilmiyorum. Devir teslime bile gelmedi. Böyle bir devlet adabı, gelenek var mı? Gelirsin onurunla devir teslimini yaparsın ondan sonra nereye gideceksen gidersin. Ama “arkam sağlam bana nasıl olsa bir şey olmaz, kayınpeder var” diyor. Bu ülkenin hazinesinin tam 95. yılındaki borç stokunu, son iki senede iki katına çıkardılar” dedi. PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumun hukuk ve adaletin yok edilmesine bağlayan Babacan Parlamenter sisteme döneceklerini açıkladı. Babacan; “Bu mudur güçlü ekonomi? Koca Cumhuriyet Tarihi boyunca oluşan borçlanma kadar, sadece son iki senede ilave borç oluşturmak mı güçlü ekonomi?  Biz bıraktığımızda bütçe açığı 24 milyar tl idi bugün 239 milyar tl. Tam 10 misline katlamışlar. Dolarda, euroda, faizde, enflasyonda artışı önleyememek güçlü ekonomi mi? Güçlü ekonomi, Merkez Bankası’nın rezervlerini tüketmek mi? Hayır arkadaşlar. Bu yönetim sistemi için ne söyledilerse hiçbiri gerçek değil. Adaleti yok ettiler. Özgürlükleri yok ettiler. Baskı iklimini egemen kıldılar. Çete liderlerinin tehditlerine arka çıktılar. Hukuksuzluğu kural haline getirdiler. Sonunda da ülkemizi derin bir borca batırdılar. Biz, bu ülkeyi tepeden tırnağa fakirleştiren, tek adamcılığı merkeze alan ve halkı görmeyen bu yönetim sistemini değiştireceğiz. DEVA Partisi olarak söz veriyoruz; Güçlendirilmiş Parlmenter Sistem ile öncelikle gazi meclisimizi sistemin tam ortasına koyacağız, güçlendireceğiz. Bu ülke, vatandaşımızın oy verdiği kişiler tarafından yönetilecek. Temsilde adaleti sağlanacak. Yargımızı bağımsız ve tarafsız bir konuma getirmek zorundayız. Hak arayan vatandaşımız korkmadan yargıya başvuracak. “onun adamı, bunun adamı” diye birilerini bulmaya çalışmayacak. Her konuda olduğu gibi, ekonomi yönetimini de işi bilenlerle yürüteceğiz. İşini en iyi yapacak kişilerle çalışacağız.  Türk lirasını yeniden itibarlı hale getirip, halkımızın refahını yükselteceğiz.  Her birimizi, bugün doğan bebekleri bile borca sokan varlık fonunu kapatacağız. Merkez bankası, SPK, BDDK, TÜİK gibi tüm kurumları bağımsız kimliklerine kavuşturacağız.  İsrafa sebep olan hiçbir uygulamaya geçit vermeyeceğiz. Kamu ihale kanununu tümüyle yenileyeceğiz. Şu anda pervasızca uyguladıkları üç beş şirkete özel ihale usulünü yok edeceğiz. İhale ve satın alma süreçlerini tüm tarafların ve yurttaşların izleyebilmesine açık tutacağız. Biz gençlerimizin özgür bireyler olduğunu kabul ediyoruz. Öğrencilerin ve gençlerin özgürce yaşaması için, kendileri olmaları için, gerekli ortamı oluşturacağız. Gençlerimizin hak ettiği eğitimi almalarını sağlayacak ortamı oluşturacağız.  Türkiye’nin her köşesine kaliteli eğitim sunacağız. Öğrencilerin ve gençlerin hızlı internete ücretsiz erişimini sağlayacağız. İnternet hizmetini tüm Türkiye için ucuz ve hızlı hale getirmek için çalışacağız. İnternet kullanımındaki haksız yasaklara, engellere son vereceğiz. Öğrencilerin ve gençlerin kullandığı teknolojik cihazlardan vergi almayacağız.  Dış ilişkilerde akılcı ve barışçı politikalarla, halkımızın menfaatlerini önceleyeceğiz. Dar bir ideolojik bakışa ve şahsileştirilmiş yaklaşımlara son vereceğiz. Bölgemizde ve dünyada Türkiye’nin sözünün gücünü arttıracağız. Gün aşırı başka bir ülkeyle kavga eden yönetim anlayışını tamamen sileceğiz. Çünkü değerli arkadaşlarım, bu ülke iyi yönetimi hak ediyor. Bu 84 milyonluk ülke zenginleşmeyi hak ediyor.  Bu ülkenin kadınları ve gençleri özgürlüğü hak ediyor.  DEVA Partisi, tam da bunun için burada, tam da bunun için hazır” dedi. “BAL BAL DEMEKLE AĞIZ TATLANMIYOR” İktidarın reform açılımlarını da eleştiren Babacan; “Değerli arkadaşlar, Ekonominin bu kötü durumda olmasının en önemli sebebi, şu andaki yönetimin hukuku çiğnemeyi bir alışkanlık haline getirmesi. Mafyanın, çetelerin, karanlık güçlerin kol gezdiği, Cumhurbaşkanının desteğiyle alt mahkemelerin anayasaya uymadığı bir dönemde, hukuk reformundan bahsediyorlar. Beş adım geri, bir adım ileri adım atarak yürümeye başladılar. Şimdi bakıyorsunuz “insan hakları eylem planı” hazırlığı yaptıklarını söylüyorlar. Ama bal bal demekle ağız tatlanmıyor. Hukuk hukuk deyince, insan hakları ihlalleri durmuyor.  Bakıyoruz açıklamalarına; İnsan hakları eylem planı hazırlıyorlarmış, bu kapsamda insan haklarını konularını “ekonomik hayatın paydaşlarıyla” tartışacaklarmış. Siz insan haklarını tamam taraflarla konuşunda niye önce ekonomik taraflar? Çünkü ”Ekonomiye iyi gelecek kadar insan hakkı, kurtaracak kadar insan hakkı.” Bunun bir uluslararası standardı var, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler var, Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi var. Üye olmak için uzunca bir süredir Türkiye’nin yolunda olduğu Avrupa Birliği’nin bir sürü standardı var bu konuda. Yapılacak belli. Niye ekonomik aktörlerle konuşuyorsunuz; “Bize söyleyin ne kadar ekonomiyi kurtaracaksa o kadarını yapalım yeter.” Böyle zihniyet, insan hakları anlayışı olamaz.  Ekonomi dibe vurunca akıllarına insan hakları geliyor demek.  Yani bu ülkenin petrol kaynakları, doğal gaz kaynakları olsa, hazırı satıp parasını yiyip dağıtarak yönetseler ekonomiyi, akıllarına insan hakları falan da gelmeyecek. Laf aramızda, öyle yapan epeyce ülke var etrafımızda. Gıptayla bakıyorlar, “keşke bizde de petrol olsaydı da biz de öyle yapabilseydik” diye” ifadelerini kullandı. “LAF ÜRETMEYİ ÇOK İYİ BİLİYORLAR” AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur ittifakını eleştiren Babacan; “Peki şu son günlerde ne vaat ediyorlar? Piyasa mekanizmasında rekabetçiliğin sağlanmasını, mülkiyet hakkının korunmasını ve sözleşme serbestisini vaat ediyorlar. Arkadaşlar, hani bir söz vardır: “uyan da balığa gidelim”. Mülkiyet Hakkı, bundan 800 sene önce yazılan insan hakları belgelerinde yer alıyor. Siz yeni mi keşfettiniz? Sözleşme hukukunu, Mülkiyet Hakkını ayaklarınızın altında çiğnedikten sonra, ekonomi dibe vurunca mı aklınıza geliyor?  21. Yüzyılda Türkiye’yi düşürdükleri durum bu: Mülkiyet hakkı konusunda adımlar atılacağını vaat ediyorlar. Bu arada bu vaadin de ne olduğu belli değil. Üzerinden günler geçti, yapılan tek bir şey yok. Yine bol bol laf var, icraat yok. Biliyorsunuz laf üretmeyi çok iyi biliyorlar. Büyük ortak, küçük ortak; ikisinin de tek mahareti bu. Zaten küçük ortağın da bugüne kadar Türkiye’ye faydalı ne yaptığını ben düşünüyorum, arkadaşlara da soruyorum, cevap yok.  Bu arada insanların başına neler geliyor, umurlarında bile değil. Ülke özgürlüklerini yitirmiş, umurlarında değil. Vatandaş fakirleşmiş, umurlarında değil. Ama biz görüyoruz, biliyoruz. Çünkü biz her gün sokaktayız. Onlar sokağa çıkamıyor. Bir kere çıktılar, onda da “eve ekmek götüremiyorum” diyen vatandaşla karşılaştılar. Cevap: “Abartma, keyif çayı iç.” Biz halkımızı dinliyoruz. Halkımızla beraber bu ülkenin sorunlarını çözmek için hazırız” dedi. “BU MİLLETE AÇIKLAMA BORCUNUZ VAR” “Şimdi ekonomiyi dibe batırdıklarını anlamaya başlayınca, Avrupa Birliği’nden de söz etmeye başladılar. Pabuç pahalı tabii. Senelerce “Eyyy batı” diye diye ülkeyi içe kapattılar. Avrupa Birliği’ne “biz yolumuza, sen yoluna” diye meydan okuyup durdular. Geçen dün de kalkmış, “biz kendimizi Avrupa Birliği’nde görüyoruz, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kuracağız” diyorlar.  Defalarca söyledik; kavga etmeyin, Türkiye’nin “sözünün gücünü” artırın, sorunlarımızı diplomasiyle çözün deyip durduk. Nihayetinde bu konuda da bizim sözümüzü tekrar etmeye başladılar. Hani diyoruz ya kopya çekiyorlar diye. Lafta yine kopyaya devam. İcraatta bir şey görmedik tabii henüz.  Diyoruz ki, senelerdir tüm dünyayla kavga eder hale geldiyseniz, problem karşı tarafta mı yoksa sizde mi diye bir düşünmek lazım.  Sanki yıllardır Avrupa düşmanlığı yapan başkalarıymış gibi, hiçbir şey olmamış gibi, Cumhurbaşkanı birden ani bir viraj aldı, U dönüşü yaptı. Yahu siz iktidara yeni gelmediniz. Batıyla kavga eden, ülkeyi içe kapatan, tüm ülkeyi kendi şahsınızı merkeze alarak yöneten sizsiniz. Bu zihniyet nedeniyle ülkenin varlıkları tek tek yok oluyor. Doğruları yaparsanız biz de takdir ederiz. Ama önce milletimize bir cevap verin. Anlıyoruz, bu U dönüşünü yapacağınızı söylüyorsunuz, 180 derece döneceğinizi söylüyorsunuz da sizin bunca zamandır Avrupa’yla, Avrupa Birliğiyle, NATO’yla, batıyla yaptığınız kavgaların bu milletin sırtına yüklediği maliyet ne olacak? S400 füzelerine milyarlarca dolar para verdiniz, kullanamıyorsunuz. F35 savaş uçaklarına milyarlarca dolar para verdiniz, onları da alamadınız. Hem milyarlarca doları kaybet hem F35’leri kaybet hem de S400’leri. Bu mu dış politika. Bu mu güvenlik politikası? Bu millete bir açıklama borcunuz var. Hukuktaki, ekonomideki, dış politikadaki, güvenlik politikalarındaki yanlışların bu millete ödettiği bedelle ilgili bir açıklama borcunuz var. Bu yanlışlarınız yüzünden bedel ödeyen bu millete hiç açıklama yapmayacak mısınız” tepkisini gösterdi. “FAİZ ÖDEMELERİ.. ÖĞRETMENLERİMİZİN MAAŞLARINI İKİYE KTLAYABİLİRDİK” Vatandaşlardan toplanan vergi gelirlerinin faiz ödemelerine gittiğine dikkat çeken Babacan; “Yanlış adımlarınız soncunda yoksullaşan vatandaşlarımıza, umudunu yitiren gençlerimize, ne olduğunu anlatmayacak mısınız? Biz bunu kabul etmiyoruz! Doğmamış çocuklarımızı borçlandırdınız. Bu ülkenin vatandaşlarının alın teriyle kazandığı ve devletine ödediği vergileri çarçur ettiniz.  Hani eskiden vergiler için reklam yapılırdı, hatırlıyorsunuz değil mi? “Ödediğiniz vergiler yol, su, elektrik olarak size geri dönecek denirdi.” Şimdi ne oluyor? Bizim o vergilerimiz nereye gidiyor?  Ben bir kısmını söyleyeyim: mesela biz bıraktığımızda 53 milyar lira olan devletin faiz ödemesi önümüzdeki yıl 179 milyar liraya çıkacak. Ödediğimiz vergilerden ciddi bir miktarı artık faiz ödemesinde kullanıyorsunuz. Aradaki fark tam bir Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, yani faizler bu kadar artmasaydı, yanlış ve kötü yönetim yüzünden artmasaydı, devletin elinde şu andaki Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bütçe kadar kaynak olacaktı. Yani öğretmenlerimizin maaşını ikiye katlamak mümkün olacaktı.  Şimdi o para nereye gidiyor? Faize.  Bu yüksek faizi ödemeden finansman bulamıyorsunuz artık. Bu milletin bilmeye hakkı var. Vergi gelirlerini nerelere harcadınız, nasıl bu hazineyi borca soktunuz, bunları açıklamanızı bekliyoruz” dedi. “ÇARŞI PAZARIN FİYATLARINI BİLMİYORLAR” Hayat pahalılığının dayanılmaz boyutlara ulaştığını açıklayan Ali Babacan; “Ekonomimiz yirmi yılın en kötü seviyesinde.  İş yok. Gençler işsiz. Yatırımlar durdu. Birçok sektör pandemi nedeniyle alınan önlemlere uygun olarak kepenklerini indirdi. Geçen Mart ayında esnafımızın erteledikleri ödemeleri vardı ya, Kasım’da Aralık’ta onların ödemesi geldi. Şimdi yine eski borçlar için bir yapılandırma çıkardılar. Esnafa diyorlar ki eski SGK ve vergi borçlarını yapılandıralım, ilk taksiti de hemen ocak sonunda öde.  Yahu el insaf Mart’ta ötelediğiniz borcun taksitleri geldi. Zaten kira, stopaj, elektrik derken sayaç çalışmaya devam ediyor.  Vatandaşımız günlük geçimini sağlayamıyorken, siz bir de dünün borçlarını şimdi ödesin diye boğazına yapışıyorsunuz.  İşyerlerinin bir kısmı zaten kapalı. Bir kısmı açık, ama günler siftahsız geçiyor.  Esnafımız ne kazanıyor da neyi ödeyecek? Ekmek alamıyor bu millet. Küçük ortağa bir sorun, neden askıda ekmek kampanyası yapmış. Bu millet aç. Çarşı pazarın fiyatını bilmiyorlar. Etin fiyatını bilmiyorlar.  Arkadaşlar, bunlar artık esnafın halini unuttu, ev hanımlarının halini unuttu, öğrencilerin halini unuttu, öğretmenlerin halini unuttu, açın halini unuttu.  Pandemi nedeniyle birçok işletmeyi kapattılar ya hani. Hiç destek vereceklerini açıkladılar mı? Duydunuz mu? İşletme sahiplerimiz, o işletmelerde çalışanlar ne ile geçinecek?  Geçtiğimiz günlerde bir araştırma şirketi sormuş vatandaşa “mevcut birikiminizle ne kadar süre geçiminizi sağlayabilirsiniz” diye. Vatandaşımızın %39’u “hiç sağlayamam” demiş. 1-2 ay diyenler ise %25.  E siz bu işyerlerini nasıl kapatıyorsunuz? Neye güvenerek kapatıyorsunuz? Vatandaşımız diyor ki “birikimim yok.” Vatandaşımız diyor ki “gelirim olmazsa yaşayamam.” Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir. Devlet, vatandaşı açlığa mahkûm edemez, sosyal destek sağlamak, yardım etmek zorundadır. Toplum tepeden tırnağa yoksullaşıyor, bunlar farkında değiller.  Salgın nedeniyle canının derdiyle uğraşan vatandaşlarımızın adeta yakasına yapışıyorlar “vergi vergi” diye, “SGK primlerini” öde diye” dedi. “EV ÖDEVLERİNİ ELLERİNE TUTUŞTURUYORUZ DAHA NE BEKLİYORLAR” Kendi açıklamalarının iktidar tarafından kopyalandığına dikkat çeken Ali Babacan; “Bize ders vermeyin diyorlar ama derse çok ihtiyaçları var.  Bunları söylemek zorundayız. Çünkü esnafı bilmiyorlar, koptular.  Ev ödevlerini ellerine tutuşturuyoruz, daha ne bekliyorlar? Yıllarca ekonomiyi yönetmiş ve bu ülkeyi ekibiyle beraber krizlerden çıkarmış bir kardeşiniz olarak söylüyorum; yapılacak şey çok açık: Derhal ama derhal küçük işletmelerin tüm vergi, stopaj ve SGK prim ödemelerini pandeminin etkisi bitene kadar erteleyin.  Pandemi sonrasında da bu ödemeleri uzun vadeye yayın. Kredi borçlarını, en az bir yılı ödemesiz olmak üzere, uzun vadeli olarak yeniden yapılandırın.  Esnafımıza, küçük işletmelere, kapalı kaldıkları dönem boyunca derhal kira desteği sağlayın.  Ancak böyle bir yeniden yapılandırma esnafımızı rahatlatır. Uzun vadeli ve kesinlikle sıfır faizli yapılandırma.  Değerli arkadaşlarım, Bu kötü yönetimin sonu yaklaşıyor.  Bugünkü iktidar, miadını doldurdu.  Artık Türkiye’nin bir DEVA’sı var. DEVA Partisi hazır. Emaneti teslim almaya geliyoruz! Biz ülkemizi topyekûn refaha erdirmeye geliyoruz” dedi. “KAZDAĞLARI’ SADECE ÇANAKKALE’NİN DĞEİL ÜLKEMİZİN NEFESİ” Çanakkale’nin çevre sorunlarına dikkat çeken ve Kazdağlarına sahip çıkacaklarını söyleyen ali Babacan; “Değerli Çanakkaleli hemşerilerim, Kaz dağları sadece Çanakkale’nin değil, tüm ülkemizin nefesi. Ormanları, tarım alanları, su varlıkları ve barındırdığı tarihi ve kültürel alanlarla bir doğa harikası.  Dünyada sadece bu bölgede olan 32 bitki türü var. Tema vakfının resmi verilere dayanarak hazırladığı rapora göre, maalesef, kaz dağları yöresinin yüzde 79’u maden arama ve işletme için ruhsatlandırılmış durumda. Bu yönetim, maalesef çevrenin nasıl bir zenginlik olduğunu bilmiyor. Fakat vatandaşlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız Temmuz 2019’dan buyana “Su ve Vicdan Nöbeti” gibi eylemlerle Kazdağları’na sahip çıktı. DEVA Partisi olarak biz de doğa ve tarihin buluştuğu Kaz Dağları’na sahip çıkmaya devam edeceğiz. Ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, doğa ve kültürel varlıklarımızı korumak hem bugünümüz hem de yarınımız için, öncelikli olacak. Onlar doğaya bakarken hemen rant gözlüklerini takıyor, biz doğaya gözümüz gibi bakacağız. Bölgeye yapılacak yatırımların doğal yaşama zarar vermemesi için gereken tüm planlama ve denetimleri yapacağız. DEVA Partisi iktidarında ranta ve doğa yıkımına dayalı projelere geçit vermeyeceğiz. Ormansızlaşmanın ve biyoçeşitliliğin azalmasının ekolojik yıkımın temel sebepleri olduğunu biliyoruz. Çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakma sorumluluğuyla hareket ediyoruz.  Canlı ve cansız tüm varlıkları koruyacağız” dedi. “ÇANAKKALELİ ÜRETİMİZ ÜRÜNLERİNİ SATAMIYOR” Çanakkale’nin tarım potansiyeline dikkat çeken Ali Babacan; “Tüm ülkemizde olduğu gibi işsizlik Çanakkale’nin de en öncelikli sorunlarından biri. Gençlerimiz iş bulamıyor. Gençlerimiz umutlarını yitiriyor.  Mevcut yönetim, iş sahalarını geliştirebilecek politikalar üretmiyor. Çanakkale’nin özellikle tarım ve hayvancılık alanındaki potansiyeli, büyük bir iş imkanı sağlayabilecekken yanlış politikalar nedeniyle bundan faydalanmak mümkün olmuyor.  Bırakın yeni istihdam alanlarını hali hazırda çiftçimiz bile geçinemiyor. Kura bağlı olarak yem, gübreye, mazota, ilaca devamlı zam yapılıyor ama Çanakkaleli üreticimiz ürünlerini satamıyor.  Bir örnek vereyim. Yenice ilçemizin tarımda geçim kaynaklarından Kapya biber, üreticileri hüsrana uğrattı. 2018-2019 yıllarında 2 lira olan Kapya biber bu sezon 70 kuruşa satın alındı.  Her şey pahalanıyor, masraflar, maliyetler artıyor ama üreticilerimiz ürettiklerini satamıyor. Yine Çanakkale’mizin meşhur domatesi, bu sene tarlalarda kaldı. Çünkü tarım ilaç maliyeti öyle yüksekti ki çiftçimiz bunu karşılayamadı.  Tüm bunlar doğru ekonomi ve tarım politikalarıyla kolayca çözülecek sorunlar arkadaşlar. Ancak bunlar beceremiyorlar.  Biz deva partisi olarak, çiftçilerimizin gelirlerini öngörülebilir ve istikrarlı kılmayı hedefliyoruz. Tarım meslek liseleri açacağız. Bu liselerden mezun olan gençlere destekler sunacağız. Böylece mesleğin gençleştirilmesini, gençlerimizin tarımla zenginleşmesini, ülkemizin kaliteli tarım ürünlerine ulaşmasını sağlayacağız. Gençlerimizin, iş bulmak umuduyla başka yerlere göçmesine gerek kalmayacak. Bozcaada ve Eceabat bölgesinde yaygın olan üzüm bağlarına yönelik destek ve teşvikleri sağlayacağız. Üreticilerimizin mağdur olmaması için çalışacağız.  Pandemi döneminde esnafımızın mağduriyetinden söz ettim. Bir de Çanakkale’deki 50 bin civarında öğrenci üniversiteye gelemeyince restoranlar, esnaf büyük bir kayba uğradı. İşletme sahiplerine destek ise sağlanmıyor.  Çanakkale’de altyapı sorunları nedeniyle su baskınları da sık sık görülüyor. Bunların hepsi doğru şehirleşme, alt yapı politikaları ve imar kuralları ile hızla iyileştirilmeli. O yüzden biz deva partisi olarak afete duyarlı kentleşme ve planlama modelinden taviz vermeyeceğiz” dedi. SOSYAL KONUTLAR NE OLACAK? DEPREM OLMASINI MI BEKLİYORSUNUZ? Çanakkaleli siyasilerin karşılıklı çekişmelerine rağmen hiçbir adım atılmayan sosyal konutlara dikkat çeken Ali Babacan; “Çanakkale’nin öncelikli sorunlarından biri de deprem arkadaşlar. Sosyal konutlarda 13 binaya riskli yapı raporu çıkmasına rağmen adım atılmıyor. Ne bekleniyor? Deprem olması mı bekleniyor? Depreme karşı hazırlık için merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin uyum içinde koordineli bir şekilde çalışması gerekir. Şehirleşme demişken, şehrimizin otopark sorununun da farkındayız. Buna bağlı olarak oluşan şehir içi trafiği de vatandaşlarımızı mağdur ediyor.  Biz, doğru şehirleşme politikalarını hayata geçireceğiz. Her şehrin kendi kimliğine ve yapısına uygun olarak şehirleşmesini ve vatandaşlarımızın günlük hayatının kolaylaşmasını hedefleyeceğiz. Hastanenin şehirden uzak olması da bir başka sorun.  Çanakkaleli hemşerilerimizin sağlık hizmetine erişimi önündeki engelleri azaltmak için, kaldırmak için de çalışacağız. Bunların derdi vatandaşın sorununu çözmek, hizmetlere kolay ulaşmasını sağlamak değil artık. Ne zaman inşaat yapılacak olsa ilk akıllarına gelen rant” ifadelerini kullanması dikkat çekti. “ÇANAKKALE’DE TURİZMİN GELİŞMESİ İÇİN TEŞVİK VE YATIRIM YAPILMALI” Çanakkale’nin turizm potansiyeline dikkat çeken Ali Babacan; “Güzel Çanakkale’miz, turizm gelirlerinden de yeterli payı alamıyor. Üç tarafı denizlerle çevrili, tarihi Gelibolu Yarımadası, Troas Bölgesi, Troya, Assos, Babakale, Adatepe, Parion, Bozcaada, Gökçeada, Küçükkuyu, Saros, Kazdağları gibi tarihi ve doğal güzelliklere ev sahipliği yapan Çanakkale’de turizmin gelişmesi için teşvik ve yatırımların yapılması gerekiyor. Bu çerçevede büyük bir yat limanının olmaması da ciddi bir eksikliğe sebep oluyor. Biz şehrimizin aynı zamanda yaşlı ve engelli dostu olmasına da özen göstereceğiz. Şehrimizin sokaklarının her yaştan insanın kolay yaşayabileceği bir niteliğe bürünmesi için, mahalle aralarında sosyalleşme alanlarının oluşturulması için çalışacağız.  Çanakkale’nin de tüm Türkiye gibi demokrasiye ihtiyacı var. Atılıma ihtiyacı var. Çanakkale’nin DEVA’ya ihtiyacı var sevgili arkadaşlar! DEVA hazır! Soruyorum şimdi, Çanakkale hazır mı? DEVA Partisi, kadınlarla gençlerle, çiftçilerle, emeklilerle, öğretmenlerle işçilerle, esnafla Eşitlik için, adalet için, özgürlük için yola çıktı. Çözüm haritamız belli.  Çözümün sözcüsü bizler olacağız.  Ayrışmayacağız, ayrıştırmayacağız.  Toplumu kutuplara ayırmayacağız. Hep beraber Türkiye’nin yaralarını saracağız. Biz Türkiye’nin haysiyetli insanları için buradayız. Artık Türkiye’nin DEVA’sı var, Çanakkale’nin DEVA’sı var ve biz hazırız” dedi.
Office 2019

Editör: TE Bilisim