Biga’da çocuk kanserlerine dikkat çekildi! Biga’da çocuk kanserlerine dikkat çekildi!
1 yıldır Türkiye’yi etkisi altına alan, Covid-19 salgını nedeniyle binlerce vatandaş ile yüzlerce Sağlık Çalışanı hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden sağlık çalışanları ve vatandaşlar için Çanakkale Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şube yönetimleri üyeleri ile birlikte anma töreni gerçekletirdiler. Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi önünde gerçekleşen anma töreninde salgında yapılan yanlışlıklara da dikkat çekildi. Sendikaların ortak yaptıkları basın açıklamasında; “Yanlış sağlık politikaları sonucu sağlık çalışanlarını ve yurttaşlarımızı kaybettiğimiz, ölüm ve tükenmişlikle geçen Pandeminin 1. yılını geride bıraktık. Olağanüstü bir süreç olan bu bir yıla dönüp baktığımızda şunları görüyoruz: Uluslararası açıdan da tartışmalı kabul edilen resmi rakamlara göre vaka sayısı 2 milyon 822 bine yaklaşırken, toplam can kaybı 29 bin 227 kişiye yükseldi. 372 sağlık emekçisi hayatını kaybetti. 200 bine yakın sağlık emekçisi enfekte oldu” bilgilerinin verilmesi dikkat çekti. “YORULDUK, TÜKENDİK.. ÇOK CANLAR KAYBETTİK” Uygulanan yanlış salgın uygulamaları nedeniyle birçok insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekilen açıklamada; “Sağlık ve sosyal hizmet alanındaki emek ve meslek örgütleri olarak, pandeminin kontrol altına alınabilmesi, hızının kesilmesi ve önlenebilmesi için, sürekli uyarı ve önerilerde bulunduk. Bu uyarı ve önerilerimizi, bilimsel verilere, istatistiklere, raporlara ve incelemelere dayandırdık. Karar alma süreçlerinde de örgütlerimiz aracılığıyla bulunmamız gerektiğini dile getirdik. Sağlık çalışanlarının sağlığı için pandemi öncesinde de uyarılarda bulunduk. Bilimin, aklın yolunu gösterdik.  Ancak, siyasi ve ekonomik kaygılarla alınan hatalı kararlar nedeniyle, binlerce insanımızı, yüzlerce sağlık çalışanımızı kaybettik. Kayıpların çoğu, zamanında alınan doğru kararlarla önlenebilirdi. En temel hakkımız olan “yaşam hakkımızın”, bilimsellikten ve şeffaflıktan uzak, ekonomik ve siyasi kaygıların yön verdiği kararlarla hiçe sayılması, bizi dehşete düşürdü. Yorulduk, tükendik, öldük. Çok can kaybettik, canlarımızı kaybettik. Sağlığı kamu hizmeti olmaktan çıkaran sağlık sisteminin, pandemiyle mücadelede nasıl sınıfta kaldığına üzülerek tanık olduk. Özellikle pandeminin yarattığı sosyal koşullardan ve ekonomik sorunlardan dramatik şekilde etkilenen geniş toplum kesimleri, sağlık hizmetine ulaşmakta büyük zorluklar yaşadı, yaşamaya devam ediyor” denildi. “DEVLETİN ÜCRETSİZ DAĞITMAYI BECEREMEDİĞİ MASKELER AKILLARDA..” Geride kalan bir yılda yaşananların özetlendiği açıklamada; “Virüsten temel korunma yolu olarak gösterilen maske-mesafe-hijyen üçlüsü, devletin ücretsiz dağıtmayı beceremediği ve karaborsadan temin edilmek zorunda kalan maskelerle akıllarda kaldı.  Yoksulluktan, işsizlikten mustarip milyonlarca insan, evine ekmek götürmek için çalışmak zorunda kaldığı gibi maskeye ayıracak parayı da bulamadı. Gündüz alanları, işyerlerini, toplu taşımayı, uçak seferlerini tıka basa dolduran zihniyet, gece sokağa çıkma kısıtlamasıyla akla, bilime uygun olmayan kararlar vermeye devam etmektedir. Bu gerçekleri görmeyenler, yurttaşlarımızın günlük hayatlarının her anında salgın tedbirlerine uymasını beklemektedir” denildi. “DEVLET ERKANININ KURALLARI HİÇE SAYMASI..” Vatandaşlara maske, mesafe ve hijten uyarısı yapılırken iktidar yetkililerinin kuralları hiçe sayan davranış ve tutumlarının eleştirilerek; “Bugünlerde bizzat Sağlık Bakanı ve devlet erkanınca mesafe kuralının hiçe sayılmasına, toplu cenaze törenlerine, lebalep siyasi parti kongrelerine tanık oluyoruz. Bütün bu ihmalkârlık ve ihlallerin faturasını, ekonomik krizle baş etmeye çalışan toplumun geniş kesimler ödemeye devam ediyor. Sağlık çalışanları da bitmek bilmeyen beyhude bir çabanın içerisinde, yorgunluk ve imkânsızlıklardan bitap düşmüş durumda, pandemiyle savaşmaya devam ediyor. Eskisiyle yenisiyle tüm “sözde normalleşmeler” hayatımızı karartmaya devam ediyor. Erken alınan yeni “kontrollü normalleşme” kararı da, 1 Haziran’daki “normalleşme” adımlarından farklı değil. Aşılamanın başladığı 13 Ocak’ tan bu yana ancak 2 milyon yurttaşımıza ikinci doz aşısı yapılabilmiştir. 2 hafta geçtikten sonra toplumun sadece %2 kadarı bağışıklanmış olacaktır. Toplumsal bağışıklık için nüfusun en az %70’ inin bağışıklanması gerekir. Aşılama hızı böyle devam ederse, %70’lik oran için 2 ila 4 yıl beklememiz gerekecektir. Siyasal iktidar toplumu hızla sürü bağışıklığına sürüklemektedir” denildi. “HIZLA 120-150 MİLYON AŞI TEMİN EDİLMELİ..” Birçok ülkenin tüm vatandaşlarına fazlasıyla yetecek kadar ve çeşitlilikte aşı tedarik etmesine rağmen Türkiye’ye halen yeterince aşı gelmemesi eleştirildi; “Sağlık emek-meslek örgütleri olarak aynı önerimizi tekrarlıyoruz: Hızla 120-150 milyon doz aşı temin ederek, aşıya adil ve eşit erişim ile toplumsal bağışıklık sağlanmalı, bunu yaparken de sosyal devlet ilkesiyle yurttaşlarımıza mali yardım sağlayarak 14-28 gün “bireysel hareketliliğin korunduğu toplumsal kısıtlamaların getirildiği” bir kapanma uygulaması yapılmalıdır. İl Hıfzıssıhha Kurulları bir an önce ildeki meslek örgütleri, sağlık çalışanlarının sendikaları ve dernekleriyle masaya oturup işbirliği ve görüş alışverişi yapmaya başlamalıdır. Sağlık çalışanlarının sahadan gözlemleri kararlara yansıtılmalı, sahte rakamlarla gerçekler manipüle edilmemelidir. 1 yılın ardından, ailesinden birini kaybetmemiş, yakın çalışma arkadaşları ve ailelerinden birisi hasta olmamış tek bir coğrafi noktamız bile kalmamıştır. Yetkilileri tekrar ve daha güçlü uyarıyoruz. Ekonomik çıkarları ve siyasi kaygılarınızı değil, halkımızın ve bizlerin sağlığını önceleyin. Salgın yönetiminde aklı, bilimi ve sorunun muhataplarını yani bizleri dinleyin. Önlenebilir her ölümün sorumluluğunun, aldığınız ya da almadığınız kararlar nedeniyle üzerinizde olduğunu artık görün.” “ÇANAKKALE’DEKİ DURUM VAHİMDİR, TABLO HIZLA KÖTÜLEŞİYOR” Covid-19 salgını nedeniyle Çok Yüksek Riskli iller arasına giren Çanakkale’nin durumu da açıklamada yer aldı; “1 haftada riskli kategorisinden yüksek riskli kategorisine geçen ilimizde de durum vahimdir, tablo hızla kötüleşmektedir. Günlük 15-20 olan vaka sayısı 160’lara, sırf Çanakkale Devlet Hastanesi’nde yoğun bakımlık hasta sayısı 3’ ten 18’ e çıkmıştır. 2 Covid-19 yoğun bakım ünitesinde yer kalmamış, apar topar yenisi açılmıştır. ÇOMÜ Hastanesi daha fazla yoğun bakımlık hasta kabul etmemek için her yolu denemektedir. Sağlık Müdürlüğü ile ÇOMÜ ve Çanakkale Devlet Hastanesi arasındaki anlaşmazlıklar tam gaz sürmekte, kamusal sağlık hizmeti ve hastaların sağlığı, bürokratik hırslara, yönetimsizliğe, kötü yönetim örneklerine feda edilmektedir.” “İŞ YÜKÜ ALTINDA EZİLMEYE DEVAM EDİYORUZ, HAKKIMIZI ÖDEMEDİNİZ” Sendikalar açıklamalarının devamında şu ifadelere yer verdi; “Sağlık çalışanlarına alkış verdiniz, “Hakkınızı ödeyemeyiz” dediniz ve gerçekten “Hakkımızı Ödemediniz!” Yetersiz sayıyla ağır işyükü altında ezilmeye devam ediyoruz. Kamuoyunu yanıltma niyetiyle birkaç ay tavandan dağıtılan göstermelik ek ödemeler yerini; listede adları yer almıyor gibi bahanelerle covid hizmeti sunanlara bile verilmeyen, ödenip geri istenen, ne idüğü belirsiz kaotik ve devede kulak ödemelere bıraktı. Hastane içi keyfi ve liyakatsiz görevlendirmeler, izin hakkının gaspı, kreş imkanı sağlanmaması, eriyen ve yakında hiç dağıtılmayacağa benzeyen döner sermayeler, bir garip mesai saatleri rejimi derken, kara mizaha dönüştürülen hayatlarımız ve ruh hallerimiz… “ “YAŞAMINI KAYBEDEN YURTTAŞLARIMIZIN YAKINLARINA BAŞSAĞLIĞI DİLERİZ” “Pandeminin 1. Yılında, sağlık emek ve meslek örgütleri olarak; Yaşamını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyoruz.  Yitirdiğimiz tüm sağlık çalışanlarını bir kez daha saygıyla anıyoruz. Tükenmemek, ölmemek için yılın değil iktidarın zihniyetinin değişmesi gerektiğini biliyoruz. Yurttaşlarımıza ve meslektaşlarımıza, haklarımızı alıncaya kadar mücadele edeceğimize söz veriyoruz. Sağlık haftasında yitirdiğimiz mesai arkadaşlarımız ve yurttaşlarımızı, yüreğimizde hissederek taleplerimizi haykırmaya devam ediyoruz. TALEPLERİMİZ : - COVID- 19’un meslek hastalığı sayılması, - Şiddet, mobbing ve baskıların son bulması, - Performans, ek ödeme değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret, - 3600’dan başlatılmak üzere ek göstergelerin kademeli olarak arttırılması, - Fiili hizmet zammı, - OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamının yapılması, - Kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin derhal göreve başlatılması, - Sağlık hizmeti için ödediğimiz katkı payları ve ilave ücretlerin kaldırılması, vergi diliminin sabitlenmesi ve vergi yükünün azaltılması, -Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunumuna kadar alanda çalışan emekçilerin örgütleri aracılığıyla, hizmet alanların siyasi partiler, yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar aracılığıyla karar alma süreçlerine dahil edilmesi. “Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber ya hiçbirimiz!” Bu kapsamda; 15 Mart 2021 tarihinde Ankara’da Sağlık Bakanlığına, ilçe ve illerde ise Sağlık Müdürlüklerine kitlesel ziyaretler gerçekleştirerek taleplerimizi ileteceğiz. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini ve kamuoyunu destek vermeye davet ediyoruz

Editör: TE Bilisim