5 Ağustos'ta özel okulların, 31 Ağustos tarihinde ise devlet okullarının açılacağı duyuruldu.

5 Ağustos'ta özel okulların, 31 Ağustos tarihinde ise devlet okullarının açılacağı duyuruldu.

Yani "açacağız" diyorlar fakat bir bakanlığın diğer bakanlıktan o kadar haberi yok ki... Önlemler kapsamında gönderilen genelgedeki şartların, değil devlet okullarını, özel okullarda bile uygulanması neredeyse imkansız.

Normalde devlet okullarında ve özel okullarda yani okul denen her yerde farklılıklar olsa da hemen hemen benzer metrekareye göre hazırlanıyorlar. Hatta özel okullar birebir uygulamak zorunda kalıyor. (En azından büyük kısmı). Bunu değiştiren tavan yüksekliği, bahçe metrekaresi gibi özelikler de öğrenci mevcudu ve personel sayısını değiştiriyor tabi.

Bizim ülkemizde devlet okullarında normal mevzuat bile yeterince uygulanamazken, uygulamada fiziksel yetersizliklerle karşılaşılırken; Corona önlemleri için "her sınıfta en fazla 10 kişi olacak" maddesini duyunca insan kafasından hesap yapamıyor. Hesap makinesi desteğine ihtiyaç duyuyor. Yani şu andaki hesaplara göre neredeyse her okulun 4 katı kadar kapasite, öğretmen, en önemlisi bütçe gerekiyor.

Bir de başka bir bakanlığa bağlı özel işletme olan kreş ve anaokulları var. Onlarda da durum aynı. Daha önceden 2 metrekareye 1 öğrenci, 20 öğrenciye de 1 grup sorumlusu, bir de çocuk bakıcısı (yani 2 öğretmen) isteyen bakanlık, şimdi "her şubede 10 öğrenci olacak ama 10 öğrenciye 2 öğretmen bakacak" diyor. Ve özel işletmeler yani metrekaresi yeterli diye kiralanan okul binaları, öğrencilere istenilen sayıda öğretmen alan okullardan bahsediyorum. Ne olacak peki? Nasıl yetecek? 10 öğrenciye 2 öğretmen çalıştırmak için okul aidatını en az aylık 2000 TL yapmaları gerekiyor. Çünkü sadece öğretmen maaşı degil ki ödenen. Aşçı, branş öğretmeni, metaryel, mutfak, temizlik ve kat kat katlanan vergilerle nasıl olacak... Tabi ki sağlık bunların hepsinin üstünde. Ne parayla kıyaslanabilir, ne de kariyerle.

Diğer özel okullar için de öyle, evet. Eğitim kurumu olabilir ama sonuçta hepsi birer şirket ve para kazanmak zorundalar. Eğitimin devamı için, öğrencilerine vaat ettikleri standartları uygulamaları için. En önemlisi de kendi hayatları için. Özel okulların bu denli yaygınlaşması da eğitim sistemimizin doğal bir sonucu. O konuya girmiyorum.

Evet gelelim caaanim devletimin güzide okullarına. Bir sınıfta 35'e varan mevcut, sağlam olmadığı için yıkılacak onlarca okulun, geçmiş eğitim yılında ikili eğitime geçmesi ve buna benzer sayfaların yetmeyeceği kadar karmaşık sistem uygulamasını gözünüzün önüne getirin. Sonra bir bakanlık dedi ki "her sınıfta 10 öğrenci olacak."

Nasıl yani?

Gerçekten yöneticilerin olandan bitenden haberi yok mu? Hiç yok mu etraflarında devlet okuluna giden en azından 1 tanıdıkları! Ya da her eğitim yılında açılışa gittikleri okullarda fotoğraf çektirdikten sonra şöyle dönüp saymıyorlar mı acaba öğrencileri?

Sevgili idareciler,

Sevgili yöneticiler,

Sayın Milletvekilleri,

Kıymetli karar vericiler,

Sayın Bakan,

Size sesleniyorum!

Açmayın!

Yapmayın!

Bizler hala her akşam vaka tablosunu bekliyoruz. Yeni karantinalar, binlerce yeni vakalar... Bırakın yarı yıla kadar açılmasın okullar. Candan daha önemli değil akademik takvim.

EBA hiç de fena bir sistem değil. Tabi ki eksikler vardı ama yine de hemen herkesin ulaşabileceği EBA TV, süreci iyi yöneten öğretmen ile hiç yoktan gayet iyiydi. Önce öğretmen sonra Bakan Bey ne dediyse yaptık. Ne yayınlandıysa uyguladık. Biz veliler hazırız her türlü beklemeye.

Parkları açtınız, AVM'ler açıldı, yetmedi parklarda kalabalık çocuk etkinliği düzenlediniz. Biz büyüklerin coronanın henüz geçmediğini anlattığı sırada, parktan gelen müzikler, gürültülerle bizi sınadınız.

Çocuklar öğrendi. Ağlaya ağlaya öğrendi ama sizler böyle davranırsanız, bizler yalancı olacağız. "Bitmedi mi anne dediklerinde", biz "bitmedi" derken; siz okulları açarsınız... Nasıl olacak bu denge?

Bence sizler bu arada "hemen yıkıp yapacağız" dediğiniz okulları yapın, binlerce bekleyen öğretmen atamalarını yapın, özel okulların en azından öğretmen maaşlarını ödeyin.

Sigaraya, alkole, doğalgaza yine zam yapın ama oradan aldığınızı, geleceği emanet edeceğimiz çocuklarımızın, gençlerimizin eğitimine, sağlığına harcayın. Boş olan her yerde pandemi okulu kurun, okula yeni başlayanlar orada başlasın. Daha çok okul yapın, her yere okul yapın. Siz belki bilmezsiniz ama... O 35 kişilik sınıflarda mevsimsel grip olunca bile çok ağır ilaçlarla ancak sağlığına kavuşabiliyor çocuklar.

Sadece devlete yakınmak için yazmıyorum. Bizler veliler olarak görevimizi yaptık, yapıyoruz. Ama şimdi sıra sizde.

Yoksa "keşke olsa dediğiniz" o genelge var ya... İleride tıp fakültelerinde derslerde okutulacak.

"Eğer böyle olsaydı, hiç bir çocuk ölmezdi" diye.