Eylülün sesiyle

KIYIDA KÖŞEDE BİR YER

Tepelerde bulamaçların kahverengi eridiği

Eriyip sarı sarı aktığı bir mevsim

Bir saat gibi işlerken avucumdaki güz çiçeği,

Yosunların kapılara usulca

Tırmanıp yerleştiği

Yani eylülün sesi, buysa çok iyi baylar

Ömer Edip Cansever'in; 1981 yılında yayınladığı şiir kitabına ismini veren, Eylülün Sesiyle adlı şiirden bir dize ile ‘merhaba’ demek istedim. Kabul buyurunuz efendim...

Malumunuz Ağustos ayı bitmek üzere. Yaz aylarının sonu geliyor.

Eylül ayı; okulların açılışının, tatil rehavetinden çıkıp yoğun tempoya geri dönüşün habercisidir. Eylül ayı; Biga'nın Kurtuluş Günü’nü içinde bulundurması münasebetiyle ayrı bir önem taşır...

* * *

Son yıllarda maalesef ülke genelinde ürkütücü bir kutuplaşmanın mevcudiyetini kanıksamış durumdayız!

Kurtuluş ve kuruluş günleri, birlikteliğin günleridir. Bu günler bile, bu kutuplaşmanın önüne geçemiyor. Birliktelik ya görüntülerde ya da söylemlerde kalıyor.

Ben doksanlı yıllarda sanatçılar ve halk tarafından eleştirilen siyasetçileri de hatırlıyorum. Ya da birbirini eleştiren siyasetçi profillerini...

Farklı görüşten siyasi parti liderleri televizyon ekranlarında açık oturum yaparlardı!

Kendisini acımasızca eleştiren sanatçıları makamında ağırlayan; konserlerine, tiyatro oyunlarına giden siyasetçileri de hatırlıyorum...

Sizleri bilmiyorum, güncel durumdan memnun değilim. Ve bu durumun değişmesi gerektiği aşikar!

* * *

Parantez içinde anlatmak istediğim durum aslına bakarsanız başlı başına bir tez konusu olabilir. O yüzden parantez kapanmak bilmediği için yazı içinde bir anektod oldu.

Biga özeline dönecek olursak...

"Biga Hepimizin!"

Bu slogan iktidarda olanların sloganı. Fakat söylemler ile eylemler bariz bir şekilde çelişmekte...

Seçim zamanı yaptıkları eleştirilerden birini, önceki yönetimin bir marifeti olan kültür ve sanat etkinlikleri için yapmışlardı.

Neydi o eleştiri?

"Hep bir kesimin isteği olan organizasyonlar..."

Bunu diyenler aslında gelecek dönem için kendilerini işaret etmiş oldular.

Birini ya da birilerini işaret ederken dikkat edin!

Zira; işaret parmağınız hedef gösterirken, baş parmağınızın altında kalan diğer üç parmağınız sizi gösterir.

Biga Belediye Başkanı Sayın Bülent Erdoğan'a birebir söylediğim için buraya yazmaktan imtina etmiyorum.

Atatürk Kültür Merkezi’ne konferans adı altında gelen konuşmacıların, merkezi yönetimin (Ankara) yönlendirmesi ile misafir edilmiş konuklar olduğu ayan beyan ortadadır. Propagandanın başka bir halidir.

Ki kanımca bazıları değil Biga, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşamayı hak etmeyecek kadar hadsiz ve mesnetsiz kişilerdir.

Bu ülkenin banisi Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret etmek, onu itibarsızlaştırmak; aynı zamanda onca şehit, gazi ve isimsiz kahramanın kemiklerini sızlatmak demektir.

Ben isimlerini zikretmekten bile utanıyorum. O misafirlerin (!) Biga Belediyesi’nden ödeme alırken, yüzlerinin kızarma belirtisi dahi gösterdiğini sanmıyorum...

Eylül’ün sesiyle; 2022 Ağustos ayından yazıyorum.

Kurtuluş Haftası’nda etkinlikler için; samimi bir şekilde ve diyalektik unsuru göz önünde bulundurarak muhalefetin, sivil toplum kuruluşlarının görüş ve fikirlerini almak, Biga’da birliktelik vurgusunu perçinleyecektir.

Ve lütfen bu söylem, görüntüde kalmasın. Mış gibi olmasın... Bu iktidarı-muhalefeti ve her kesim için bir temennim. Bugün ve yarın. Geçmiş geçmişte kaldı.

Belki bu deneyim, bundan sonra Biga için alınacak diğer kararlar, yapılacak diğer etkinlik ve faaliyetler için alışkanlık halini alır. Ve çok da güzel olur.

Edip Cansever'in aynı şiirindeki başka bir dizesiyle bitirmek şart oldu.

...

Dahası

Bu düğmesiz giýsileri şöylece giymek

Bir boşluğu giyinmek mi olur

Olsun

İşte karşınızda ekimin sesi

Kasımın sesi sonra

Yağmurun eşliğinde -çocuğunu emziriyor yaz-

Bundan böyle günlerimiz nasıl geçecek baylar.

Eylülün Sesiyle / Ömer Edip Cansever

Hamiş: Bir sonraki yazımı yazmadan önce siz değerli okurların fikrine danışmak istiyorum. Aslında bir sorum var. O da şudur.

Bir uzay geminiz olsaydı, ismi ne olurdu?