Normal olmak, tam olmak, sıradan olmak... Tam olarak nedir bunlar?

Normal olmak, tam olmak, sıradan olmak nedir bunlar?

Kör, sağır ve dilsiz olmak bana göre.

Sıradan insanların farkında olmasını bekleyen sıradışı bir topluluk var. Onların karşısında 'Yaradılanı yaradandan ötürü severim' naraları atıp gezen bir topluluğun parçasıyız hepimiz. Hiçbir şeyi anladığımız falan yok. Yaşamadan anlayabileceğimiz şeyler değil. Ama en acısı anlıyormuş gibi davranmak.

Farkındalık günlerinde paylaşımlar, anlayışlı mesajlar yazan ama aslında neyin farkında olmadığını bile bilmeyen çok kocaman bir topluluk var.

Bizim duyamadığımızı duyan, göremediğimizi gören, hissedemediğimizi hisseden ve akıl edemediğiniz şeyleri saniyede akıl edebilen bir grubu farkedebilmek için hazırlanan etkinlikler ve programlar var. Gerçekten farketmeye başladığımızda sıradanlığın ne kadar sıkıcı olduğunu da anlamaya başlıyoruz.

Anlamaya ve araştırmaya başladığınızda ise Albert Einstein, Wolfgang Amadeus Mozart, Isaac Newton, Nikola Tesla gibi bir sürü tanınmış isim karşınıza çıkıyor. Vay beee diyoruz değil mi?

Kaynaklara göre bu insanların ortak özellikleri otizmli olmaları. Ve diğer ortak özellikleri ise asla anlaşılamamış olmaları.

Öğretmenleri, arkadaşları ve toplum tarafından anlaşılamadan yıllarca yaşamış her şeye rağmen yine toplum için müthiş icatlar ve formüller yaratmış insanlar.

Aradan yüzyıllar geçmiş otizmli bireylerin ortak özellikleri hala aynı.

Anlaşılamamak.

Çocuğunuzun sınıf arkadaşının ileride Albert Einstein olabileceğini bilseniz yine de tepki gösterirmiydiniz ses duyunca kulaklarını tıkıyor diye? Tepki gösterir miydiniz aşırı hareketli diye? Ya da bazı öğretmenlere soruyorum hangi pedegojide ayrıştırma var. Neden herkes birbirinin aynısı olsun diye uğraşıyorsunuz?

Sürekli dönen bir cisme Isaac Newton bakamasaydı evrensel yerçekimi yasasını kim oluşturacaktı? Ne anlatacaktınız öğrencilerinize?

Yapmayın sayın anne babalar!

Sıradanlığı bir nimet gibi görmeyi bırakıp, sıradışı bireyler ile çocuklarınızın zaman geçirmesini sağlayın. Sağlayın ki çocuklarınız aklını kullanıp aksini düşünmeyi öğrensin, sağlayın ki çocuklarınız da hayatın ne kadar azını görebildiklerini anlasınlar. Sağlayın ki sıradışı arkadaşlarının enerjiilerindeki güçlerini görsünler, çocuklarınız.

Dünya Otizm Farkındalık Günü kapsamında bugün Hüseyin Onan İlkokulu'nda RAM’nin yaptığı etkinliğe katıldım.

Farkındalık bilinci üçüncü sınıflara verildi. Biga İlçe Milli Eğitim Müdürü Erkan Bilen ve Şube Müdürü Fikret Can, Okul müdürü ve okulun öğretmenleri de etkinlikteydi. Ben 3/B sınıfında güzel yürekli sınıf öğretmeni Mehmet Mehti Şahin ve öğrencileyle gerçekleşen etkinlikte bulundum.

Sınıfın otizmli öğrencisi Devrim de vardı. Öğrenciler öğretmenleri tarafından daha önceden bilgilendirildikleri için konuya hakimler. Onlar Devrim’in Devrim de onların farkında. Öğretmenleri Mehmet bey ise sınıfın bulunduğu huzur ortamının haklı gururunu yaşıyor. RAM eğitmenleri çocuklara farklılıkları anlatırken farkettim ki çocuklar aslında farklılık diye bir şey bilmiyorlar. Evde anne ve babalarından öğreniyorlar ayrışmayı, ayrıştırmayı.

Devrim'leri, Aras'ları, Yasemin'leri sıradanlaştırmaya çalıştığımız sürece hep aynı hikayeleri anlatacağız.

Ne bir newton daha çıkacak, ne de o çocuklar Mozart gibi beste yapabilecek.

Ve bunun en büyük sorumlusu biz, yani sıradan faniler olacağız…