Big Boss höykürünce nutkumuz tutuldu adeta… 'Bre nabekâr niçün yazını yazmazsın' deyünce elimiz ayağımız çarşafa dolandı ve dahi “tiz kellen vurula” demeden oturduk kalemyenin başına…

İmdiii…

Aslında bu laubali girişin yazacaklarımla hiç ilgisi yok. Aman dikkat, “ilgi ve alaka”yı  bir arada kullanmak gibi yanlışa saplanmayalım. Kendime bile çok kızarım yoksa… 'Bab-ı âli'nin yüksek kapısından yek bir atlı süvari…” benzeri  absürt bir yanlışlığı anlı şanlı insanlar o kadar sık yapıyor ki korkarım bu gidişle galat-ı meşhur haline gelecek…

Dil dersini de geçtik gelelim sadede…

Bundan sonra yazacaklarım son derece şedit bir hal alacaktır; zira çok doluyum. Dün akşam üzeri yaşadığım son bir tartışma üzerine evreka evreka diye dolanıp kişisel farz-ı ayınımı yerine getireyim dedim.

En başından söyleyeyim. Ben iki kanımdan da göçmen ve sürgün çocuğuyum.  Hani birilerinin özellikle Suriyeli ve Afgan mültecilerle ilgili daha doğrusu bununla beraber Arap/İslam düşmanlığını körüklediği bir ortam öyle can sıkıcı bir hâl almaya başladı ki, dayanılır gibi değil.

Hajumar Sağlam (D. 1881) dedem medrese eğitimi  için geldiği Osmanlı’da, komünizm sonrası memleketine dönemediği için burada kalmak zorunda kalmış, aile ve vatan hasreti ile 70 yıl yaşayıp Aşağıdemirci Köyü’nde hayata veda etmiş. Anne dedem ve babaannem de 1864 Büyük Çerkes Sürgünü sonrası bu toprakları vatan eyleyen ailelere mensup. Anneannem de 93 Harbi sonrası (1877-1878) Osmanlıya göçen Bulgaristan muhaciri bir ailenin kızı.

Demem  o ki, sapına kadar sığınmacı/göçmen/muhacir/mülteci bir adamım. Artık hangi tabiri beğenirseniz.

Oğlum İngiltere’de ekmek kavgasında, gelinim de Alman üstelik. Torunumun diğer taraftan dedeleri nineleri hangi ırka mensup kim bilir?

Kızım da tahsil terbiye deyip İsviçre’yi mekân tutalı 7 yıl oldu. Ön tekerlek nereden giderse arka tekerlek oradan gidermiş. O da muhtemelen iş aş derken “Avrupa Avrupa duy sesimizi…” nidalarıyla arz-ı endam edecektir. An itibarıyla kızım bir forum dolayısıyla Almanya’da; oğlum da tatil için İspanya’da… Yani dünyalı olmuşlar…

Yaa erenler, hal böyle!.. Siz okurların ve dahi bizi asla okuma şansı olmayacak milyonlarca insanın da durumu benzer.

Bakın çevrenize! O kadar çok örnek göreceksiniz ki!

Bu realiteye rağmen şimdi birileri sürekli ırkçılığı körüklemekte. Bir çoğu da kendini, daha doğrusu aslını inkâr etmekte… En hafif deyimiyle bu dangalaklığı görüp işittikçe ve dahi bizzat tacizleri gördükçe insanın havsalası almıyor. Bana göre dünyanın en iğrenç hastalığına insanlar nasıl kapılıyor diye düşünmeden edemiyor…

Hani Ferdi Tayfur’un bir şarkısı vardı. “Hadi gel köyümüze geri dönelim” diye… Girelim mi hep beraber zaman tüneline...

Saralım mı filmi geriye… Tamam; Önce Anadolu’yu  Suriyeli ve Afganistanlılar terk etsin. Sonra da Afrikalı ve Orta Doğulu renkleri biraz da koyu arkadaşlar. Ama kıvırma yok. Ondan sonra Pomaklar, Boşnaklar, Macırlar ,Çerkesler vd. … Zıplamayın hemen. Ama biz Karaman’dan serhat boylarına yerleştirildik falan filanı geçin… Karamanlis de öyle diyordu...
Acele etmeyin… Sıra Türklere de gelecek. Onlar da İpek Yolu’ndan ince ince Orta Asya’nın yolunu tutsunlar… Turfan şehrinde turfanda domates biber yetiştirsinler…

Sizi unutmadım Rumlar, Ermeniler ve dahi Sefarad Yahudileri… Sizi de katar katar kafilelerle geri göndereceğiz daha…

Daha sizlerden önceleri de var bu topraklarda yaşayan…

Bizans ve Doğu Roma bakiyelerini nereye göndermeli ki acep…

Duruuuunn! Daha bitmedi… Film devam ediyor. 36 tekmil birden…

Bu topraklarda daha Lidyalılar, Frigyalıar, Urartular, Sümerler, Hititler de yaşamış. Şimdi aklıma gelmeyen birçok medeniyetin de beşiği bu topraklar. Babil’in Asma Bahçelerini sokuşturalım arada…

Şimdiii… 

Bütün bu etnik mi desem, ırk mı desem, yoksa medeniyet mi deseeem kültürler ne oldu erenler… Onların da evveliyatı var elbet ama benim tarih bilgim buraya kadar. Öncesinde zaten yazı yoktu. Daha öncesini merak ediyorsanız gidin Göbeklitepe’de kazı çalışmalarına katılın ya da Zeugmayı inceleyin…

Daha kaba bir tabir demeden “hadi ananızın ligine…” der gibi bir şeyler geveleyeyim de hem muradımı kibarca anlatayım, hem de deşarj olayım…

Ya da Necmettin Erbakan gibi “hadi oradan, hadi oradan…” deyip biraz daha rahatlayayım…

İnternet ortamında büyük harflerle yazmak bağırmak anlamına gelir ya, ben de “SİZ IRKÇILARI GÖRÜNCE İNSANLIĞIMDAN UTANIYORUM” diye yazayım da siz meramımı anlayın!