EKONOMİ

"Çiftçi üretimden kaçıyor"

Biga Ziraat Odası Başkanı Güray Ergün, Casa Grande Otel'de düzenlediği basın toplantısında tarım sektörüyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Toplantının soru cevap bölümünde konuşan Başkan Ergün; "Şu andaki koşullarla devam edersek, 2022 yılı, 2021 yılından daha kötü olacak. Ben felaket tellallığı yapmak istemiyorum. Ama çiftçi üretimden kaçıyor" ifadeleriyle mevcut durumu özetledi...

Biga Ziraat Odası Başkanı Güray Ergün, Casa Grande Otel'de düzenlediği basın toplantısında tarım sektörüyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Toplantının soru cevap bölümünde konuşan Başkan Ergün; "Şu andaki koşullarla devam edersek, 2022 yılı, 2021 yılından daha kötü olacak. Ben felaket tellallığı yapmak istemiyorum. Ama çiftçi üretimden kaçıyor. 5 bin lira kazanacağını bilen mısırcı, gübre alamadığı için avans gübre veren firmaya gidiyor. Çiftçi demek ki, gübre, mazot alamayacak durumda" sözleriyle mevcut koşulları özetledi.

Tarımın stratejik bir sektör olduğunu dile getiren Başkan Ergün; "Bilindiği gibi tarım stratejik bir sektördür. Alternatifi yoktur. Yaşamımız beslenmeye ve tarıma bağlıdır. Bu bağın ne denli güçlü olduğunu dünyanın içinden geçtiği pandemi, savaş ortamı ve bunların doğurduğu gıda enflasyonu bize acı bir şekilde göstermektedir. Bu yüzden tüm ülkeler tarımını desteklemekte, çiftçilerinin üretimde kalmaları için çaba harcamaktadır. Kısacası tarımı ve çiftçilerimizi desteklemek çoğu kişinin yanlış bildiği üzere yardım etmek değil, halkımızın karnını doyurmak için yapılan zorunlu bir uygulamadır. Sözlerime başlarken bunu özellikle vurgulamak istedim" ifadeleriyle toplantının açışını gerçekleştirdi.

"ÇİĞ SÜT FİYATI EN AZ 7 LİRA 80 KURUŞ OLMALIDIR"

Süt üreticilerinin son zamla birlikte beklentilerinin karşılanmadığını ve acilen fiyatın yükseltilmesi gerektiğini söyleyen Başkan Ergün; "Bildiğiniz gibi hayvancılık sektörünün lokomotif ürünü süttür ve süt üreticimiz zor durumda. Büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi ve kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması ancak sütün istikrarlı ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkündür. 2008 yılının süt hayvancılığı için ne kadar kötü bir yıl olduğunu sık sık hatırlatıyoruz. Zira yem fiyatları anormal şekilde artmış, süt fiyatları dibe vurmuş, üreticiler damızlıklarını kestirmiş, tüm bunların sonucunda et fiyatları da zirve yapmıştı. Ardından ithalat kapıları önce aralanmış, sonra da ardına kadar açılmıştı. Bu krizin ülkemize sadece ithalat maliyeti 9 milyar doları bulmuştur. Bu gün de aynı tablonun daha ağırıyla karşı karşıyayız. Zira yemin çuvalı son zamlarla birlikte 300 TL’yi geçti. Süt yem paritesi birin altında; yani 1 litre süt ile 1 kilo yem dahi alamıyoruz. Bu oranın en az 1,3 olması gerek. Kısacası süt fiyatımızın en az 7 Lira 80 kuruş olması gerekiyor. Ancak verileceği açıklanan 1 liralık destekle ve geçtiğimiz günlerde açıklanan son fiyatla birlikte verilecek desteği de eklersek çiğ süt fiyatı 6 lira 70 Kuruş olarak ödenecek. Bu fiyat beklentimizin çok altında. Dileğimiz en kısa zamanda fiyat revize edilerek artırılmasıdır. Ayrıca Mart ayından başlayarak verileceği açıklanan litre başına 1 liralık destek gecikmeksizin ve her ay sonu ödenmelidir. Aylar sonra ödenecek destek şu an acil nakit ihtiyacı olan üreticimize hiç bir fayda sağlamayacaktır. Zira şu an üreticilerimiz, başta yem olmak üzere girdi maliyetlerini karşılayabilmek için her ay hayvanlarını kestirerek veya satmak zorunda kalarak hızla sektörden çıkmaktadır. Defalarca uyardık, yine uyarıyoruz. Bugün üreticilerimizden esirgenen desteklerin çok daha fazlasını yarın ithalatla dış ülkelerin üreticilerine vermek zorunda kalacağız. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kesime verilmemesi, üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık desteklerin boşa gitmemesi, 2008 yılında yaşanan krizin tekrar yaşanmaması için, uyarılarımıza kulak verilmelidir" dedi.

"SÜT İNEĞİNİN BİR ÖĞÜN MALİYETİ BİR KİŞİNİNKİNDEN FAZLA..."

İlginç bir veri paylaşan Başkan Ergün, ilk defa bir insanın bir öğün maliyetinin, süt veren bir ineğin bir öğün maliyetinin altında kaldığını söyledi. Başkan Ergün sözlerini; "Toplantımızın çiğ süt fiyatları ile ilgili bu kısmına son vermeden önce sizlerle ilginç bir veri paylaşmak istiyorum. Şu anda tarihimizde ilk defa süt veren büyükbaş bir hayvanı bir öğün beslemenin maliyeti orta halli normal bir bireyi beslemenin maliyetini geçmiş durumda. Bakınız normal süt veren bir hayvan bir öğünde 10 kg yem, 10 kg silaj, 3 kg arpa ezmesi, yeterince saman ya da kuru ot yediğinde bunun üreticiye maliyeti 100 TL’ yi buluyor. Biga’da ortalama bir birey ortalama bir lokantaya gitse Köftesi, çorbası, tatlısı, salata ve içeceğini yese bu rakama ulaşamıyor. Kısacası artık ülkemizde süt hayvanı beslemek insan beslemekten daha masraflı hale geldi. Bu bizim masraflarımızın ne denli arttığını göstermesi açısından çok çarpıcı bir veri" ifadeleriyle tamamladı.

"GÜBRELER YÜZDE 72-133 ARASI ZAMLANDI"

Son 5 ayda gübreye gelen zamları sıralayan Başkan Ergün; "Gübre fiyatlarında son günlerde yaşanan dalgalanmalar ise korkutucu boyutlara varmıştır. Konu ile ilgili 18 Ekim 2021 tarihinde yani 5 ay önce basın toplantısı yaparak uyarılarımızı yapmıştık. O günden bu güne yani 5 ayda tarımsal üretimde önemli bir girdi kalemi olarak öne çıkan ve çiftçinin en çok kullandığı gübre çeşitlerinin fiyatını sizinle paylaşmak istiyorum. Bu fiyatlar cuma günü aldığımız fiyatlardır. Bugün durum ne onu bilmiyorum. 5 ay önce çuvalı 435 TL olan ÜRE gübresi yüzde 72'lik artışla bugün 750 TL, 220 TL olan amonyum sülfat (Şeker Gübresi) fiyatlarının ise yüzde 93’lük bir artışla şimdilerde 425 TL seviyesine, Daha çok tabana atılan DAP gübresinin ise yüzde 133'lük bir fiyat artışıyla çuvalı 300 TL’den 700 TL’ye çıkmıştır. Yine bir başka taban gübresi olan 3-15’te ise korkunç fiyat artışları yaşanmış, 5 ay önce 195 TL civarında olan fiyatlar yüzde 270 oranında artarak 525 TL’ye kadar dayanmıştır. 20-20 taban gübresinde de tablo çok farklı değildir; 5 ay önce 190 TL’lik fiyatın yüzde 250 oranında artışla 475 TL’ye çıktığını görmekteyiz. 5 ay önce 100 bin lira kredi limiti olan bir çiftçinin 525 çuval 3-15 gübresi alırken, bugün sadece 190 çuval alabiliyor. Çiftçimize tanına bu limitlerle yeteri kadar gübre, mazot alınamayacağını ifade ediyoruz. Söz konusu limitlerin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"TARIMSAL AMAÇLI KULLANILAN MAZOTTA KDV VE ÖTV İNDİRİMİ İSTİYORUZ"

ÖTV ve KDV indirimleri beklediklerini ve kooperatifin vadeli mazot satışına başlaması gerektiğini ifade eden Başkan Ergün; "Hepinizin bildiği gibi sürmeden biçmeye, ekimden sulamaya kadar her türlü tarla işleme faaliyetimizde yoğun biçimde mazot kullanmaktayız. Sadece mazota gelen en son yaklaşık 2 TL’lik zamla mazotun litresi 20 TL’yi geçti. Yazlık mahsullerin ekim döneminin daha başındayız. Bir kaç ay sonra ise güzlüklerin biçimi başlayacak, arkadan ikinci ürünler devreye girecek. Bu şartlar altında arazi işleme faaliyetlerimizi yerine getirmemizin maliyeti giderek artıyor. Ürün fiyatlarının ise bu maliyetleri karşılayıp karşılamayacağını bilemiyoruz. Karşımızda büyük bir belirsizlik ve maliyet baskısı var. Bu belirsizlikleri gidermek adına Tarım Kredi Kooperatifleri’nin bir an önce devreye girerek üreticimize uygun fiyat ve vadede mazot satışına başlaması gerekmektedir. Bunun yanı sıra tarımsal amaçlı kullanılan mazottan alınan KDV ve ÖTV’nin bir an önce düşürülerek üreticilerimize bu zor günlerde bir nebze olsun destek olunması gerekmektedir" dedi.

"KÜÇÜK AİLE İŞLETMELERİYLE İLGİLİ ÖZGÜN BİR MODELİMİZ OLMALI"

Küçük aile işletmelerinin çok önemli olduğunu söyleyen Başkan Ergün, Türkiye'nin de küçük aile işletmeleri ile ilgili özgün bir modelinin olması gerektiğini ifade etti. Başkan Ergün küçük aile işletmeleriyle ilgili; "Dünya ve ülke tarımımızı ayakta tutan küçük aile işletmeleridir. Bence en önemli konulardan birisidir bu. Aile işletmesindekiler hayvanıyla, toprağıyla bir aidiyet duygusu yaşar. O kültürü nesilden nesile taşırlar. Bu birikimi, bu deneyimi kitaplardan öğrenemezsiniz. O nedenle Birleşmiş Milletler dahi 2014 yılını 'Uluslararası Aile Tarımı Yılı' kısacası 'Aile Çiftçiliği Yılı' ilan etmişti. Yeryüzünde tarımı gelişmiş hiç bir ülkede tarım yapan 'Küçük Aile İşletmeleri' piyasanın acımasız çarklarına mahkûm edilmemiştir. Bu ülkelerde devlet her zaman aile işletmeleri lehine pozitif bir ayrımcılık yapmaktadır. Bizim ülkemizde de bu pozitif ayrımcılığın bir an önce geç kalınmadan yapılması gerekiyor. Çünkü bilinmektedir ki, 'Tarım' ve 'Aile İşletmeciliği' demek yerinde istihdam ve şehirlere göçün önlenmesi’ demektir. Sürdürülebilir tarımın vazgeçilmez temel taşı olan aile işletmeciliğinde Türkiye’nin de kendi özgün modelini kurması ve desteklemesi gerekiyor. Sadece şirketleşme ile sürdürülebilir tarım yapmak imkansız. Devletimizin aile işletmelerine biraz daha önem vermesi gerekiyor. Küçük aile işletmelerini korumak adına bir teklifimiz var. Kiralama yapıyor bu aileler. Daha büyük şirketler aile işletmelerinin çok üzerinde fiyat teklifi veriyorlar. Bu da aile işletmelerini mağdur ediyor. Küçük aile işletmelerini ve köydeki arazileri koruma adına bir çalışma yapılsın. TEFE-TÜFE bazında bir kira bedeli belirlenip bu küçük aileler korunsun" şeklinde konuştu.

"AYÇİÇEK FİYATI VE DESTEKLEMELERİ ŞİMDİDEN AÇIKLANMALI"

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin hububat alım fiyatlarını güncellemesi gereketiğini söyleyen Başkan Ergün, ayçiçek ekimleriyle ilgili de fiyatların ve desteklemelerin şimdiden açıklanması gerektiğini söyledi. Başkan Ergün; "TMO'nun son günlerde dışarıdan ithalatının arttığını görüyoruz. Buğday, arpa, mısır, ayçiçeği gibi... Bununla beraber hasatı yaklaşan buğday gibi ürünlerde 2250-2500 lira bandında olan TMO fiyatının revize edilerek 4-5 liralardan fiyatlandırılmasını talep ediyoruz. Dışarıdan daha pahalıya alıyoruz. Şimdi tam gübrelerin atıldığı zaman. Çiftçilerin en azından beklentisi bu yönde. 5-10 kilo gübre atacak arkadaşlarımız biraz daha gayret içinde olurlar ve en azından tarlalarına gübrelerini biraz daha fazla atarlar. 50-100-200 kilo buğday alacaklarımızın rekolteleri yükselir. En azından devletimiz ithalat anlamında dışarıdaki çiftçiye bel bağlamamış olur. Ayçiçek ekimleri Akdeniz bölgesinde, güneyde başladı. Ayçiçek fiyatlarının ve desteklemelerinin şimdiden açıklanıp yağlık ayçiçeğinin teşvik edilip ön plana çıkarılmasını itiyoruz. Ukrayna'da ve Rusya'da savaş var. Ayçiçek alanları savaş yüzünden belki de ekilemeyecek" ifadelerini kullandı.

"ODA OLARAK ÇİFTÇİMİZİN YANINDAYIZ"

Ziraat Odası olarak çiftçinin yanında olduklarını söyleyen Başkan Ergün; "Pandemi, savaş ortamı ve bunların dünya genelinde yarattığı enflasyonist ortam bize çok büyük dersler verdi. Paranız da olsa gücünüzü üretimden alamıyorsanız her türlü dayatmalara ve baskılara boyun eğmek zorunda kalabilirsiniz. Özellikle olağanüstü dönemlerde istediğiniz fiyatlarla değil dayatılan fiyatlarla ürün almak zorunda kalır, vatandaşımızın ihtiyacını ancak öyle karşılayabilirsiniz. Bu bilincin farkında olan odamız bu zor günlerde elinden geldiğince üyelerimizi desteklemektedir. Döviz artışından kaynaklanan fiyat karmaşalarının yaşandığı ve kimsenin mal satmaktan çekindiği hatta sakladığı dönemlerde her türlü riski alarak uygun fiyatlı mal satışına devam edip çiftçimizin zirai ilaç, tohum, sulama alet ekipmanı ve gübre ihtiyacını karşılamaya devam ettik, ediyoruz. Finansal gücümüzü kullanarak ve önceden yaptığı tedariklerle çiftçimizin üretimde kalmasında en büyük destekçi olduk. Yaşanan bu olağanüstü ortamlarda Ankara’ da yoğun ziyaretler yaparak sesimizi Ziraat Odaları Birliğimiz başta olmak üzere milletvekillerimize, bakanlarımıza ve bürokratlarımıza duyurmaya çalıştık. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Bu noktada bizlere her türlü desteği vererek her daim yanımızda olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar’a iktidarından muhalefetine tüm vekil ve bürokratlarımıza teşekkür ediyorum. Sözlerime burada son verirken dünyanın en pahalı girdileri ile tarım yapmak zorunda olan çiftçimizin karşılaştığı zorlukların giderek ağırlaştığını bir kere daha vurgulamak istiyorum. Geçmişte bir çok kez kamuoyuyla paylaştığımız ancak dikkate alınmayan uyarılarımız umarım bu kez dikkate alınır ve gelecek nesiller için çiftçimizin üretimde kalması adına gerekli çalışmalara vakit geçirilmeden başlanır..." ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Soru cevap bölümünde soruları da yanıtlayan Başkan Ergün özetle şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye 5-7 milyon ton hububat ithal edeceği beklentisi vardı. Üretim zamanı gübreyi, mazotu devletimiz sübvanse ederse, en azından 20-25 milyon ton hububatımız 30 milyon tonlara çıkacaktı. Şu anda Rusya'dan alınan unda vergi çok az. Ama buğdayda aşırı vergi ödüyoruz. Üretimi arttıralım, sonra Rusya'ya, Ukrayna'ya 'bana ne' diyelim. Sübvanse edilmezse maliyetler, çok zür günler bekliyor bizi. Biz buğday, ayçiçek, mısır kaç lira olacak bilmiyoruz. Çiftçiler artık çok zor durumda. Ayçiçekte bugün 10 lira fiyat verilse belki açığımız olmayacak. Ben bir çiftçi olarak çok üzülüyorum ya. 3 tane gemi gelecek diye bayram yapıyoruz. Biz üretemeyen bir ülke değiliz. Yanlışlar yapılabilir. Bunları bugünden görüp müdahale etmeliyiz. Şu anda üre gübresi atılacak tarlalara. Geçen hafta 500 liraydı, bugün 750 lira. Yine atılamayacak. O buğdaylar sapsarı kalacak. Bizim dileğimiz 100 kilo alan arkadaş 200 kilo alsın ki ülkemizin rekoltesi yükselsin. Siyaseti bir tarafı bırakalım. Tarım, siyasetin üstünde olmalı. Tarım, siyasetin dokunduğu insanı besleyen bir şey.  Girdi maliyetlerimiz çok yükseldi. Devlet geç kalmış değil. Devletten büyüğü var mı? Devlet bugün TMO'daki buğday fiyatı revize edip, 4 lira açıklasa; İç Anadolu'da milyonlarca ton depoda buğday var. Bunu herkes biliyor. Ama 2500 liraya kim götürecek o buğdayı? İnsanlar beklenti içinde. Ben popülizm de yapmıyorum. Tarım Bakanı TMO'ya yetki verse, 4-5 liradan alım yapılsa, ithalat biter. Geçen sene TMO'ya getirilen buğday miktarına bakın. 14-15 milyon ton buğday üretilmiş bu ülkede, 1,7 milyon ton buğday TMO'ya gitmiş. Şu andaki koşullarla devam edersek, 2022 yılı, 2021 yılından daha kötü olacak. Ben felaket tellallığı yapmak istemiyorum. Ama çiftçi üretimden kaçıyor. 5 bin lira kazanacağını bilen mısırcı, gübre alamadığı için avans gübre veren firmaya gidiyor. Çiftçi demek ki, gübre, mazot alamayacak durumda. Elektrik parasını üretim sezonudan bizden talep etmezlerse o elektriği biz kullanamayacağız. İnsanları kötümser hale sokmak istemiyorum ama bu ülkede hiç gübre atılmadan buğday ekildi. Sapsarı buğdayları görüyoruz. Vicdanım sızlıyor benim. Kırsalı hareketlendirmek gerekiyor. Mesela kırsalda yaşayan üreticilerin bağkurlarının tamamını ya da bir kısmını devlet ödeyebilir. Köylü kesimi ile üreten çiftçileri ayırmak gerekiyor.

Toplantıya Biga Ziraat Odası Meclis Başkanı Taner Kömürcü, Biga Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyeleri Murat Ceylan ve Fahri Tekin ile oda sekreteri Arif Ödül de katıldılar.

(Haber: Ahmet Tunç)