Kente şarkılar, özgürlük ve sonbahar için dönelim. Maviyle dünyayı değiştirelim.

Kahvenin kokusuna ve şiirin yakınına gidelim. Sonbaharı sevelim ve yazı özleyelim. Kafamız güzelleşsin, şiirimiz belirsin.

Ninda’dan biraz MAVİ, Pelin’den biraz kahve almak istiyorum. Sabahın aydınlığına yakın olayım ve duvarın ışığına yaslanalım… Bir fotoğrafımız olsun ve üzerine mavi sloganlar yazalım. Sokağın ortasına mavi bir masa koyalım.

Sihirli ve şiirli bir şehirde mavi bir dükkan. PİNK Floyd dinleyerek içilecek sabah kahvesi. Sabahın ilk ışıklarını karşılayan umut seremonisi. Bir Pelin hikayesi. Maviyle yürüyen bir ekmek felsefesi. Hem sonbahara hem de yaza, hem gündüze hem de akşama yakışan bir sokak söylencesi.

NİNDA… Sokağa çok yakışan “ÖZGÜR HİS” hareketi. Mavi bir mekan. Duvarına yaslanılacak bir silüet. Denize yakın bir sokak kedisi, maviyi kollayan bir martı hevesi. Sinematik, fotografik bir seksenler ideolojisi.

Sokağına hep özgür çağrışımlar gönderen bir mekan. Menüsünde kahve, çay, MAVİ ve kruvasan. Oraya varınca; biraz deniz ve biraz gökyüzü hep aklımda kalan.

Ekmeğin, hamurun, kahvenin ve mavinin davası yani. Doğanın direnişine saygı ritüeli. Yaz sabahlarının kapı önü serinliği. Sonbaharın asi bekçisi. Sokağı ele geçiren bir eylemci.

Yolum Ninda’ya da vardığında Bebek havasında daha çok sonsuzluk oluyor. Maviyi ve tonlarını selamlıyorum. Şiir mavisiyle açılıyor yorum. Geceye ve sabaha daha yakın oluyorum. Politik bir maviyle alınıyor yol. Renklerin en martılısına ve renklerin en aydınlığına birkaç vapur katılıyor. Bir Matisse kadını en çok turuncuyla ve kahveyle arkadaş oluyor. Buluşmalar burada başlıyor.

Randevular aklımdan çıkmıyor. Ninda’da konuşacaklarımız aklımı kurcalıyor. Aksanım kendini ayarlıyor.

Ninda’ya ve Pelin’in Ekmeği’ne varacağım.

İstanbul’un Bebek yanında kahvenin ve mavinin tonlarını yazacağım…

Kahvem bir tuvale saçılacak. Mavi aklımı alacak. Mavi üzerime damlayan bir kayısı olacak.

Mavi açık renkli bir ışık; mavi biraz şarap, biraz adalet kaygısı; mavi isyan, boydan boya yaz; mavi İskender’in mayısı, Hasan Hüseyin’in haziranı…

Mavi, bir yürüyüş… Mavi, Bebek İskelesi’nde Atatürk portresi.

Biraz daha rolüm var mavi yüzünden. Kafa karmaşası ve karışık bir mevsim.

Kahveyi ve ve maviyi içimize çekelim. Maviye hayran olmayı sürdürelim. Bu hikaye hiç bitmesin.

“Mavi akla ve bedene iyi gelir…”

Öyle değil mi Pelin…?

image0-5