KUPÜRLERDEN YANSIYANLAR

Bugünlerde depreme dayanıksızlığı dolayısıyla yıkım kararı alınmasıyla gündeme gelen Biga ortaokulu binasının inşa edildiği günlerde de gündem olduğunu biliyor muydunuz?

Gazetecilikte ilk patronum Nazmi Özkalem’in oğlu, dostum Enis Özkalem’in bir imza kampanyası başlatarak yıkımına engel olmaya çalıştığı binaya yapılan itirazlar ise eksikleri ile ilgiliymiş.

Bigalılar, ortaokul binasının yapıldığı günlerde bir lise beklentisinde olduklarından, ortaokul binasının küçüklüğü ve eksiklerine itiraz etmişler.

Aslında birkaç yıl sonra Biga’da da lise açılacak ve Bigalıların endişelerinin gereksizliği anlaşılacaktı. Hatta 1970’li yıllarda lise sayısı da oldukça artacak, lise, endüstri meslek lisesi, kız meslek lisesi, ticaret lisesi ve imam hatip lisesi olan Biga, bölgenin eğitim öncülerinden biri olacaktı.

***

Neyse, biz 1958 yılına dönelim ve Biga ortaokulu binasının yapılması ile ilgili itirazları, güzel bir dönem Türkçesi ile dile getiren, ismini bilmediğimiz yazarımızın satırlarına bir göz atalım:

“Vilâyetimizin Muhterem Meb'uslarına Açık Mektup

Nasıl olmuşsa olmuş, istikbalin yarım adım ötesi düşünülmeden ve kaza çapından ilkokul veriminin ihsaî malûmatına, istatistik rakkamlarına göz atılmadan, Çanakkale’nin en mühim bir kaza merkezi olan şirin Biga’mıza yeni bir ortaokul binası inşa edilivermiştir. ”Düşünülmeden, göz atılmadan inşa edilivermiştir,, diyoruz. Neden diyoruz, arz edelim.

Biga Ortaokulu rubu asırlık bir zamana arkasını dayamış ve bugünkü 400 mevcut ile lise olmağa müstenit ve kanaatimizce Türkiye’mizde en başta bir namzettir.

İlk tedrisatı da bugünkü Dumlupınar İlkokulunda başlamış, Namazgâh’a kifayetsizlikten ve bugünkü yeni binasına da keza kifayetsizlik ve zelzelenin (1953 Yenice depremi) tahribatı neticesinde nakledilmiştir. Demek oluyor ki ön plânda daima kıyafetsizlik mevcutken üçüncü bir kifayetsizliğe daha yol açılmış, hadise ve vakıalar bu suretle arzu edilmeyen şekilde tecelli etmiştir.

Maruzatımız, malumu ilâm kabilinden sayılsa bile izahlarımızdan faydalar umuyor ve umumî efkâr huzurunda kanaat ve fikirlerimizi açıklarken sizleri tedirgin etmediğimizi zannediyoruz.

Hakikate müstenit durum şudur:

1 — 400 talebe dokuz sınıfa bölünmüştür, sınıfların haddi istiabisi (nizamından vazgeçtik) sağlık ölçüsü ile 25-30 dur. Halbuki bu miktar elli beşe kadar yükselmektedir. Bir han, bir otel odasında kalacak insanların nefes alıp verme durumları dahi bir nizamname ile kayıtlı iken sıhhatlerini garanti altına almak mecburiyetinde bulunduğumuz yavrularımızı her hal, zaman ve şartlar içerisinde iki metre küplük bir hava içinde bırakmak aklımızdan bile geçmez ama, ne diyelim ki hakikat bundan başka türlü değildir.

2—Cümlece malûm ve takdirlerinizden de uzak olmayacaktır ki; teneffüzhane, bir nefes alma mahallidir ve tahsisen bozuk havadan iyi havaya doğru bir intikal ifade eder. Böyle bir havayı (açık havalarda bahçeye çıkmak hariç) 400 öğrencinin iki dar koridorda dolaşmasıyla istihsali maalesef imkânsızdır.

3—Maarif Vekâleti ile temas etmek lüzumu duyulduğu surette iş dersinin müfredat programına yerleşmiş ehemmiyetini görmüş olacaksınız. Ameli bir tatbikat olan bu dersin atölyesizlikten, sınıflarda, gaye ve maksattan uzak tedrisinin mânâsızlık içinde kalmasına kimsenin gönlü razı olamaz.

4—Okulda, sahnesi bulunan bir salon vardır.

Burada kışın jimnastik hareketleri yapılır, her mevsimde de müsamereler verilir. Sahnenin iki odası olup bu odalar üç metre kareliktir ve kiliselerin günah çıkartılan hücrelerindeki hava alma mazgallarına dahi malik değillerdir. Bunların ne odası olduğunu mimarı dahi pek kolay kolay adlandıramaz kanaatini muhafaza ediyoruz.

5—Binanın susuzluğundan, helâlarının intizamsızlığından, gardropsuzluğundan, öğrenci elbise, eşya ve kasketlerinin pencere içerlerine konmasından bahs açacak değiliz. Fakat mahrukat koyacak bir depo veya bodrumun bulunmadığını da zikretmeden geçmeyeceğiz.

6—Çok iyi hatırlıyoruz, bu okulda, 80-90 talebe varken 3-4 hademe istihdam edilmesine mukabil, bugün 400 talebelik aynı okulda 2 hademe vardır. Şu hale göre bir kısım temizliği talebelere yaptırıp bir orta ortaokulu, bir mahalle mektebine mi çevirelim?

7—1 Türkçe, 2 fen dersleri, 1 müzik öğretmeninin noksan oluşunu da ihtiyaten ilâve ediyoruz.

Velhasıl vekillerimiz; yukarıda yedi madde halinde arz ettiğimiz hususlar Biga’mız için ciddi bir mesele olmuş ve olmakta devam etmektedir.

Esasen; Çanakkale vilayeti kazaları, şöyle bir gözden geçirilecek olursa Biga’mız, çalışkanlığı ile mütenasip olmayan en az yardım görmüş bir kaza olarak ortaya çıkar. Bu hal sizlerce de malûm ve müsellemdir.

Şu sessiz ve Efendi Biga’mız, emsalinin mürüvvetine mazhar olabilmek için ateşin gayretlerinize intizar ediyor.

Şimdilik, sadece planlı bir pavyon, muhterem vekillerimiz, bir pavyoncuk... Hürmetlerimizle.”

2020.02.28 Kupürlerden Yansıyanlar Biga Ortaokulu Binası Yapılırken

Efendi

Sahibi: Mahir Üzel

Mesul Müdürü: Fethi Komürcüoğlu

Neş. U. Md.: Hasan Şen

Neş. U. Md. Mu: Nadir Kızılok

Müessese Müdürü: Özdemir Başdiken

Teknik Sekreter: Fikret Evren

Neşriyat Müşaviri: Cihad Ozangil

Sayı: 1

Sayfa: 1 – 4-

Tarih: 1 Şubat 1958