Ece Ayhan’ı ve Sait Faik’i ziyaret edelim. Şiirler ve öyküler gözümüzü açar.

Ece Ayhan’ı ve Sait Faik’i ziyaret edelim. Şiirler ve öyküler gözümüzü açar.

Gün içi senfonilerine aşığım. Dijital sesleri çöpe atmalı. Kahveye biraz sır katmalı. Odunla ekmeğin felsefesine saygı duymalı. Felsefeyi keşfedenler şiir taşır. Zıtlıklarda aşk vardır. Hep sahnelere yakın oluyorum. Sesi dünyayı defalarca kaydedilenler güzel zamanlar için umut olmayı sürdürüyor. Ruhlarımıza bir tutam özgürlük katanları unutamayız. Biliyorum; çapraz bakışmalar için bulunmuştur hipotenüs. Her zaman, her şeyin ve direnmelerin en güzelini ve doğrusunu sanat bilir. Sokakta bir gece lambası olsun. Her ışığın bir dünyası var, buradan yola çıkalım. Dünya için bir el feneri de olur. İşimiz gücümüz “ışık” olsun… 8 yıl önce. Rüzgar var ve deniz dalgalı. Karşı yaka Gelibolu. Lapseki’de kalmıştık. Vapurlar bir panayırı selamlıyordu ve çingene kızları her zamanki oyunlarının başında olmalıydı. Ortalıkta Ara Güler portreleri dolaşırken ben yüzümü Şevval Sam şarkılarına çevirmiştim. Fırtınayla karışık bir deniz havasının tadını alıyordum. Fazıl Say konseri için 10 kilometre yürümüştüm. Çünkü müzik dünyayı değiştirebilen bir şeydir ve altın arayıcılarını sevmem. Yolumuz “aşk” yoluydu ve birazı Kazdağları’ndan geçiyordu. Ataol Behramoğlu konuşmuştu. İçimizden her şehrin parkında oynamak ve yolumuzu Cunda’ya çıkarmak geçiyordu. İnna’yı çok sevmiştik. Kasabanın gecesinde Kolombiya kahvesi vardı ancak biz Kenya’nın kokusunu istiyorduk. Gece yarılarında Canan Anderson dinliyorduk. İncirler olduğunda günler daha güzel oluyordu. Eriklerimizi beklemeden yiyorduk. Emperyalizmin ve sömürünün karşısında duruyorduk. Kahve ve çay zamanlarında gazete de okuyorduk. Zülfü Livaneli ile bir fotoğrafımız olmuştu. Şarkılar en çok gecelere, seksenlere ve doksanlara yakışıyordu.

Ortalık yerde zil zurna bir Bukowskiler dolaşıyordu.

Şiirler, öyküler ve şarkılar gözümüze kaçıyordu.

Aşk için hazırlanmıştık. “Düşleme” seanslarımız başlamıştı.

“Güzel günler görecektik…”

Geceleri gündüzleri yaşadık, adalardan şaraplar aldık, güzel şarkılar çaldık, şiirler öyküler yazdık; umutları bugünlere taşıdık.

Işıklı günler için yol aldık.

Şiirlerimiz, şarkılarımız, kurabiyelerimiz, sözlerimiz, gülüşlerimiz var.

Dilimizde söylenmemiş merhabalar…

Güzel günlerde görüşeceğiz.

“Güzel günler göreceğiz…