KUPÜRLERDEN YANSIYANLAR

Herkes Şeker Onbaşı olarak bilir ama adı Hüseyin Alkış’tı.

Bayram Yeri’ndeki dükkânının tabelasındaki yazıları elimizde kalmış bir fotoğraf hatırlatıyor: “Bizim Binbir Çeşit Şark Bakkalı – Oyuncakçı Hüseyin Alkış”…

Kimi zaman koluna taktığı cam koku kutusuyla esnaflara, cami avlularına uğrar, koku satardı.

Her Çarşamba ve her bayram dükkânının önünde oyuncak tezgâhını açar, zaman zaman parmaklarına taktığı zilleri çalardı.

Ne zil çalarken, ne oyuncak satarken, ne de gülümserken, gözlerinden kaybolmayan ciddi bir ifade fark ederdim.

Saatlerce bakmaya, incelemeye doyamadığım tezgâhı hep gözümün önündedir. Çocukluğumun konuları, sesleri ve görüntüleriyle cem olmuş, zihnimde döner durur.

İlk gazete patronum rahmetli Nazmi Ağabey için de önemli bir şahsiyet olmalı ki Biga Anadolu gazetesinin 24 Haziran 1985 tarihli dördüncü sayısında Şeker Onbaşı’yla yaptığı bir söyleşiyi yazmış. Şeker Onbaşı ile büyüyen o günün yetişkinlerine sitemle bitirdiği yazıdan anlıyoruz ki, Şeker Onbaşı birkaç nesilde iz bırakmış…

İşte M. Nazmi Özkalem’in “Şeker Onbaşı ve eski Bayram Yeri” başlıklı yazısı:

 Hüseyin Alkış. Kentimizin sevilen, ellili yılların çocuklarının bayramlardan tanıdığı ve unutamadığı “Şeker Onbaşı”.

Bizler o yılların çocuğu, bugünün gazetecisi. Matbaamız açık. Mesleğimiz gereği bayram ile ilgili olayları incelemek istiyoruz kentimizde. Bu nedenle çıktığımız bu kısa gezide bizce ilginç bir görüntüyle karşılaşıyoruz Bayram Yeri’nde.

Bayram Yeri bomboş. Ne bizim çocukluk yıllarımızdaki rengârenk giysiler içindeki şen çocuklar ne de bayram nedeniyle bir pazar yerini anımsatan, bir panayırı anımsatan esnaf var. Bir tek “Şeker Onbaşı’nın dışında. Parmaklarına geçirdiği “çalparalar” ile gerek çocukların ilgisini çekip eğlendiren, gerek bayram yerini “gerçek bir bayram ortamı”na dönüştürebilen bir “Şeker Onbaşı”. Yıllardır kopamadığı bayram yerinde yine sergisini açmış sanki bizleri bekliyor. Belki de biraz ağlamaklı, düşlerinin gerçekleşmesini umarken.

Rastlantı “düşleri” gerçekleşiyor. Fakat biraz farklı, biraz da umduğundan fazla olarak gerçekleşiyor “düşleri”. Çıtır-pıtır almağa gelmeyeceğimizi bir esnaf olarak rahatlıkla çözebildiği için biraz şaşkın. Ziyaret nedenimizi açıklıyoruz. Ağlamaklı hali mutluluğa dönüşüyor. Söyleşimizi şöyle sürdürüyoruz: “Bunca yıl bu bayram yerinde küçüklere hem çıtır-pıtır satıp hem kastanyet çaldınız, amacınız para kazanmak olsa bile, şu anda para kazanamadığınız halde niye sürdürüyorsunuz buradaki yaşamınızı?” dedik. Aldığımız yanıt çok ilgi çekici oldu: “Gördüğünüz gibi ne bir esnaf var ne de bir çocuk. Sizin gördüğünüz bu. “BAYRAM YERİ” tıklım tıklım dolu, bütün esnaf da aynen yerinde, siz göremiyorsanız, beklediğim, çıtır-pıtır almaya gelen sizlere ne? Çocuklar” dedi. “İşte görüyorsunuz, sergi mergi yok değil “Şeker Onbaşı” burada, ya sizin çocuklarınız nerede?”

şeker onbaşıBiga Anadolu 4. sayı