KUPÜRLERDEN YANSIYANLAR

Biga geceleri, elektriklerin Keban’dan değil de Soma’dan geldiği yıllarda sık sık kesinti olduğundan, hele ki, Belediye Parkı’ndaki Lister Blackstone marka jeneratör de arızalı ya da mazotu kalmamışsa zifiri karanlık olurdu…

O karanlıkta gözünü semaya diken her Bigalı sayısız yıldızın ve bütün haşmetiyle Samanyolu’nun seyrine dalar, pilli pikapları olanlar da Berkan’tan Samanyolu şarkısını dinlerdi…

Eğer yeterince efkârlı ve girişken ise eline kağıt kalem alarak İstanbul Radyosu’na bir mektup yazar, “Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar” şarkısını, bilhassa Gönül Yazar’dan isterdi…

Öğrenciler, ölgün ışık saçan lambaların altında ders çalışır, haytalar ders kitabı arasına sıkıştırdıkları Tommiks ve Teksas nam çizgi romanları hatmederdi.

Henüz öğrenci olmamış çocuklar, nine ya da dedelerinin dizlerine yasladıkları masum başlarındaki mahmur gözlerini beyhude açık tutmaya çalışarak, ihtiyarın mırıltılı sesiyle davet ettiği uykuya direnirdi.

Kadınlar, ellerindeki bıçaklarla mütemadiyen meyve soyup dilimleyerek çocukların ağızlarına tıkıştırırken, her meyvenin nasıl da kırk bir derde deva olduğunu ballandıra ballandıra anlatırdı.

Erkeklerin kimi işinde, kimi evinde, kimi camide, kimi kahvehanede kimi de meyhanede meşrebine göre günün son demlerinin tadını çıkarırdı.

Eğer bir yaz gecesiyse, yazlık Marmara, İkizler, Özkan, Yılmaz, Ulaş ya da Dilek sinemalarında leblebi, çekirdek ve Zeren ya da Yardımcı gazozu eşliğinde film seyredilir, ara sıra da “suni peyk” görmek umuduyla gökyüzüne bakılırdı.

Bu sinemaların hemen hepsi de hafta sonu düğünlere tanıklık eder, Bandırma’dan gelen orkestraların ya da Bigalı gençlerin kurdukları grupların müzikleriyle önceleri dans edilir, sonlara doğru çiftetelli oynanır, açıktan ya da gizlice demlenilir ve illaki kavga edilirdi. Bu düğünlerde birbirini beğenen geçlerin düğünleri de bir sonraki yaza yine aynı sinemalarda yapılırdı.

Garaj Parkında Servet Alkış ve Aydoğan Ünver’in şovları eşliğinde sahne alan Yeşil Turnalar gurubunun müzikleri dinlenir, hatta dans edilirdi. Biga’nın neredeyse yarısının katıldığı bu müthiş geceler, birbirinden ilginç yarışmalarla ve çılgın şakalarla renklenir, kahkahalar gökyüzüne yükselirdi.

Hele ki panayır zamanıysa… Kocabaş çayındaki kurbağaların serenatları eşliğinde hem Bigalı esnafın hem de panayırcı esnafının kurduğu saraciye, zücaciye, demirci, bakırcı, ayakkabıcı ve manifaturacı tezgâhları gezilir, uçan sandalyelerde uçulup, hayvanat bahçesi, daha doğrusu çadırında gizemli denizlerde avlanan denizkızının hicranlı hıçkırıklarına tanık olunurdu…

İşte bu Biga geceleri, televizyonun gelişi sonrası yaşanan birkaç on yılda tamamen yok oldu. Ertol Akışık’ın neredeyse yarım asır boyunca büyük emeklerle yayınladığı Biga’nın Sesi gazetesinde yayınlanan şu yazı, o güzel gecelerin bitişinin ilk habercisi:

 “İlçemize Televizyon Geldi

Beldemizin saatçilerinden Mustafa Engin’in almış olduğu televizyonun önü perşembe akşamları tıklım tıklım dolmaktadır. Beldemizde ilk kez televizyon seyreden şahısların parmakları ağızlarında kalmaktadır.”

2020.01.25 Kupürlerden Yansıyanlar İlçemize Televizyon Geldi-1

Biga’nın Sesi

Sahibi: Ali Oktay (Daha sonra Ertol Akışık)

Sayı: 13 Sayfa: 1

Tarih: 14 Eylül 1968 Cumartesi

Ertol Akışık’ın Bigalıların televizyonda ilk izlediği görüntülerden birinin de Aya iniş olduğunu anlattığı videoyu bu linkten izleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=i2_iEt_fXYQ

saatçi mustafa dükkan metin engin arşivi

Haberde sözü edilen (Saatçi) Mustafa Engin’in dükkanı… (Kaynak: Metin Engin http://www.metinengin.com.tr/)