Hayallerim var: Her sabah kahve yapıyorum. Biraz ayva, biraz da erik reçelim var. Kayısı marmelatından güneşi kotarıyorum. Kek yapmayı iyi beceriyorum. Kekime biraz Havana tadı ekliyorum.

Yaz kış sahil yolundayım. Her dilde merhabalarım var. Mavi bir dükkandan kahve alıyorum.

Üzümler ve incirler beni mutlu ediyor. Biraz kavun ve biraz anason. Odamın ışığını maviye ayarlıyorum. Eşyaların ve şişelerin ruhu açığa çıkıyor.

Kendimi nasıl görünür kılacağımı bilmiyorum. Silüetim olsun yeter. Flu fotoğraflar, gölge oyunları falan. Aslında olmadığım biriyim. Olduğum kadarım. Her gün yeni bir cumartesiye başlıyorum. Gidip geldiğim şehirlere benziyorum. Aşk her şeyin üstesinden gelecekse sen orada olmalısın. Yoksa yazamam, yoksa anlayamam bir vapur güvertesinde neden martılara baktığımı. İşin aslı yüzde kırk alkollü bir yalnızlık iyi geliyor bana. Ama sen yine de orada olmalısın… Adını bilmediğim bir Yunan içkisi yudumluyorum, Amy Winehouse şarkısıyla eşlik ediyor. Bordo güller isyandır, Arkadaş Zekai Özger bu şiiri yazdığında devrime yol oluyordu sokaklar. Biraz daha zaman var. Charlie, Sait Faik, Magritte başka adamlar. O halde daha çok yağmur, daha çok Kalben, daha çok sonbahar. Yaz kaçkını düşlerim de var. İnsanlar savaşıyorlar ve kaç kimliğim var bilmiyorum. Milyonların hayal kırıklığı ve zerrelerin çığırtkanlığı dünyanın dönüşünü bozuyor… İyi kahve ve iyi negroni içilen şehirleri ziyaret edeceğim zamanlar geliyor. İyi bir kek için yine Brüksel’e gideceğim zamanlar geliyor. İyi geceler Ortaköy ve iyi geceler Bozcaada. Yazdığım yazılar ve yaşadığım yazlar kadar açıyor koynunu sonbahar. Sonbaharı sevenler yanıma sokuluyorlar. Benimle ol ve birlikte yazalım, birlikte kaçalım; bizi bekliyorlar…

Bekliyorlar. İşte sonbahar, işte aşklar, işte şarkılar, işte martılar…

Salhane’de parti başlıyor. Mevsim sona eriyor… Yeni bir mevsim açılıyor. Regl böcekleri geri çekiliyor. Kavala sahilinden görüntülerime bakıyorum. Güneşe bağımlı bir Seiko ve şahane bir Absolut. Zamanın anolog halinden, votkanın sekinden ve beni bekleyen şehirlerden ilham alıyorum.

Banklar ve düşen yapraklarla yanaşıyor hislerime İstanbul.

Rom kafasıyla tamamlanıyor günüm. Küba kafası, Karelias sigarası.

Prag’da bir bar, Lizbon’da bir güneş, Paris’te sahici bir makaron.

Yalnızlığımın filmine başlıyorum. Ama sen orada olmalısın…