Bu bir reklam değil. Çünkü mekanların tarzına ve ruhuna saygı duyarım. Mekanlarla uzaktan iletişim kurarım.

Bu bir reklam değil. Çünkü mekanların tarzına ve ruhuna saygı duyarım. Mekanlarla uzaktan iletişim kurarım. İstanbul’a falan gittiğimde bu mekanların keşfine çıkarım. Bu etkileşim beni mutlu ediyor. Böylelikle sadece mekanları değil insanları, sokakları ve fikirleri de tanıyorum.

Mekanlar bazen benim için sığınma yerleri oluyor. Biga’ya geldiğimde de iyi mekanlara rastlamak bana iyi geliyor. Mekanların sanatına ve nezaketine saygı duyuyorum. Evrensel düşünceleri yerel reflekslerle buluşturan; kahveyi ve çayı iyi yapan ve bunları birer ritüel gibi sunan mekanları seviyorum. “LEZZET VAR” adlı mekan iyi yol alıyor. Sokağa iyilik yayan bir havası var.

Beş - altı kez uğradığım bu yerin konumunu, sokağını, uğrayanlarını seviyorum.

Burada saklanabilirim. Yemeler içmeler evsel.  Geceyle uyumlu bir karakteri var.

Masamda karanfili çayım, geceye yayılan dakikalarım; aklım, başım…

Biga’ya geldiğimde beni böyle mutlu eden bir yere uğramak tılsımlı bir etki yapıyor ve güzel dakikalarım harekete geçiyor.

Burada hayal kurulur, şiir yazılır, karşıya bakılır, kitap okunur ya da sadece oturulur ve mutlu olunur.

O zaman bu mekana bayılalım, gece tatlısıyla ayılalım.

Bir dem karanfilli çay alayım.

Bir dem kendimle konuşayım…

LEZZET VAR hep olduğu yerde kalsın. Sokağın ışığına nasıl aşıksam ben de öyle kalayım. Biga’ya geldikçe bu mekana uğrayayım.

Sokakta mekan,

Mekanda lezzet,

Masada ben…

Biraz da müzik olsun. Sonrası iyi duygular…