KIYIDA KÖŞEDE BİR YER

Bayram sabahları içim kıpır kıpır oluverirdi. Akraba, komşular, eş ve dostların bir araya geldikleri hem önemli hem de manevi anlamda özel ve bir o kadar da güzel günlerdi. 'Ah! Ah! Nerede eski bayramlar?' tadında bir bayram yazısını okumaya başladığının farkına varıp, okumaktan vazgeçen okurların Ramazan Bayramı'nı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı en içten duygularımla kutlarım.

Nerede eski bayramlar konumuza dönecek olursak eskisi gibi içim kıpır kıpır olmuyor. Ne bileyim, biri 'iyi bayramlar' demese normal günden pek farkı olmuyor. Bunun sebebi belli bir yaşa gelmiş olma durumu olabilir. Ya da kendi çekirdek ailemi kurmadığım için de olabilir. Benim bu duruma cevabım, değişen zaman ve değişen insanlar oluyor.

Birçok insani değerin hiçe sayıldığı, hemen hemen  herkesin menfaatleri uğruna; doğru bildiğine yalan, yalan bildiğine doğru dediği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bu en tepeden en aşağıya, her kesimden bireyin içinde bulunduğu sistematik bir dezenformasyonu beraberinde getirdi. Yani el öpmeye giden çocuklara, artık çorap ya da mendil içinde bayram harçlığı pek verilmiyor! Bu sonuçtan hiç kimse artık harçlık vermiyor anlamı çıkarılmasın. Hatta bayram yaklaştıkça bayram harçlığı konusunda pazarlık yapan çocuklar tanıyorum. O adet devam ediyor. Ediyor etmesine de pek nahif şekilde devam etmiyor.

Köşe yazısının bu bölümüne bir de bayram şekeri olması için bilgilendirme ekleyelim... H harfi Türkçe konuşma dilinde öz evlat olarak bilinir. Fakat hep üvey evlat muamelesi görür. Bahsettiğim bölgesel bir durum değil. Yani salt Trakya bölgesinde Hasan'a Asan; Hüseyin' e Üseyin denmesi durumundan bahsetmiyorum. Az önce bayram harçlığı konusunda nahif kelimesini kullandım. Gündelik hayatta kullandığım ve kullananlara çokça rastladığım bir kelimedir. Fakat çoğu kez söylenmek istenen yanlış telaffuz ediliyor.

NAİF: Tecrübesi olmayan, toy, deneyimsiz anlamlarına gelmektedir.

NAHİF ise; hassas, ince, kibar manalarını taşır.

BAYRAM HARÇLIĞI MESELESİ

Çocukluğumun bayram hatıralarını saymam gerekirse en başa arefe gecesi uyurken başucumda duran bayramlıkları sayarım. Benim jenerasyonun 'evet ya!' diyen nidalarını duyar gibiyim. Rahmetli babam ailenin en büyüğü olduğu için yakın akraba ilk önce bize gelirdi. Sonra biz çocuklar her ne kadar bizim evde bayramlaşma merasimine katılmış olsak bile aile büyüklerine tekrar giderdik. Bayram harçlığı mevzularında hep bir utanma halim olurdu. El öpme evet, bayramlaşma evet, harçlık mevzusunda acayip utanır, sıkılırdım. Komşu bayram ziyaretlerinde öyle bir sıkıntım olmuyordu. Zile bastın, kapı açıldı, koro halinde 'BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN' denirdi. Sonra kapıdan kolonya ve şeker tutulur, ya mendil ya da çorap hediye edilirdi. Bazen mendiller içinde kağıt paralar olurdu. Ya mahalle bakkalından yiyecek, içecek alırdık. Ya da şeytana uyup kız kaçıran, torpil gibi patlayıcı maddeler alırdık. Çıplak para ya da para verileceğini bilmek, benim gergin olmama sebebiyet veriyordu. Mendil arasından çıkan para ise piyango çıkmış gibi hissettiriyordu.

Şimdiki çocuklar harçlık pazarlığını önceden yapıyor. Ya 'harçlık vereceksiniz değil mi?' diye ya da 'Geçen sene verdiğin para bu sene enflasyon karşısında eridi, ona göre!' şeklinde pazarlıklar yaptıklarına şahit olduğum çocuklar var!

BAYRAM KUTLAMASI!

Yakın zamanda deprem gerçeği ile hayatlarını kaybedenlere Allahtan rahmet, geride kalanlara sabır ve sağlık diliyorum. Bu bayram onlar için ne kadar bayram havasında olabilecek ise daha fazlasını sağlamak isterdim.

Onca ölüm olmasına rağmen bir tek istifa olmaması, kaldı ki tek kişinin burnu kanasa bile hesap vermek zorunda olup pişkin pişkin hala koltuklarında oturmaya devam eden, en alttan en üste  tüm mesul olanların ise sadece bayramını kutlarım!

Nerede o eski bayramlar diyen, hadi canım sen de bayram bayramdır diyen, bayram harçlığı veren / veremeyen, bayram harçlığı alan / alamayan kısacası en küçüğünden en büyüğüne bayramı hak eden herkesin Ramazan Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun.