KIYIDA KÖŞEDE BİR YER

Deprem sonrası 'Tekyürek' isimli kampanya ile tüm televizyon kanallarının ortak yayınında 115 Milyar TL bağış toplandı.

Kumbarasını bağışlayan çocukların samimiyeti yüreklerimizi ısıttı. Kamu bankaları ve merkez bankasının genel müdürlerinin, zaten milletin olan paraları, sanki kendi cebinden çıkarıp bağışlıyormuşcasına kasıla kasıla açıklamalarına şahit olduk. Üstüne vergiden ya da vergi matrahları üzerinden düşürülecek meblağları açıklayan milyar ya da milyon dolarlık şirketlerin açıkladığı bağış miktarlarını izledik. Aslında izlediğimiz devletin vergi kaybı idi. Samimi olanlar, az veren candan çok veren maldan nüansına istinaden, kumbarasını patlatan çocuklar ve her şeye rağmen defa kez SMS gönderen insanlarımızdı.

Felaketin hemen sonrası vefakar ve bir o kadar cefakar olan millet, kendi iradesiyle ayni ve maddi yardımlarını tüm yurtta çığ gibi büyüterek yaptıklarına gözlerimiz şahit oldu. Peki ya bizi yönetenler ve vergilerimizle maaş alanlar ne yaptı?

Öncelikle üçer beşer maaşlarını bağışladılar. Allah kabul etsin!

PEKİ NE YAPMALI?

Hatalar silsilesi sonucu ortaya çıkan acı bilançonun suçluluğunu Allah'a bağlayanlar, bir tek kendilerini hatalı bulmadı, bulamadı. Hatayı kabullenen bir türlü çıkmadığı gibi suçlu yaratmada üstlerine olmadı. Noksan ve yanlış olanı söyleyen, siyaset yapmakla suçlandı. Az önce yazdım. Evet, sen de okudun. Suçlu olarak Allah'ı bile gösterdiler. Onca can kaybına rağmen yüzü kızaran, vicdanı sızlayan bir tek istifa olmadı. Oldu mu?

‘En azından bundan sonra ne yapmalı?’ sorusuna çok fazla cevap üretilebilir. Yazılarımda yapıcı eleştiriyi mümkün mertebe hep kullandım. Zira alternatifi önermeden salt ‘kötü yaptın, başaramadın’ demek yararlı bir iş olmaz.

Gelelim öneri kısmına...

Hazine yardımı alan siyasi partilerin bu paylarından yüzde 10 kesmenin komik olduğunu düşünüyorum. Zira miting alanlarında ya da çeşitli mecralarda birbirine sallayan siyasi figürler aynı anda halka açık mecralarda bir araya gelip konuşmuyorlar. Miting yapmayın, afiş basmayın, parti amblemli isimlerinizin şık bir şekilde yazıldığı imzaların olduğu promosyonları dağıtmayın! O zaman hazine yardımına ihtiyacınız kalmaz. Hazine yardımı almayan partilerin günahı ne? Onlar siyasi parti değil mi? Hem yan yana ya da karşılıklı oturup memleket meselelerini tüm halka açık sansürsüz konuşmayın hem de iktidar ya da muhalefet olun başımıza... Sizin kutuplaştırdığınız vatandaşlar sırf sizleri savunacağım diye birbirlerinden nefret ediyorlar. Siz ulusal ve yerel medyaları boyunduruk altına alıp yandaş medya olgusunu millete legal bir durummuş gibi kanıksatın. Sonra ‘Basın, medya bu ülkede bağımsız ve özgür’ deyiverin. Deprem bölgesinden istediğinizi gösterenlere ‘aferin’ çekin, gerçekleri gösteren bağımsız gazetecilere ‘yuh’ çekin!

Çekin; ama bir an önce ümüğünü sıktığınız vatandaşın; hayallerinden, ceplerinden ellerinizi çekin! Cehalete terk ettiğiniz vatandaşın zihninde yaptığınız algı manipülasyonlarına artık bir son verin! Din istismarına artık bir son verin! Aslında insanları dinden soğutmaya bir son verin! Ez cümle hazine yardımı en azından bu yaralar silinene kadar hiçbir siyasi parti tarafından alınmasın!

Milletvekili ve benzeri maaşlar konusunda acilen harekete geçebilirsiniz. Mesela en düşük öğretmen, doktor maaşlarını geçmeyecek şekilde düzenleyin! Asgari ücretin 2 katını geçemez ibaresi de düşünülebilir. Ezcümle madem parası olan herkes siyasetçi milletvekili oluyor, maaş almayıversinler. Al sana buradan aylık en az 100 hane için bütçe...

Şatafatlı ve ihtiyaç fazlası araba, uçakları satarak hazineye büyük bir kaynak aktarabilirsiniz. Hatta öyle tahmin ediyorum ki; tek yürek kampanyasında toplanan miktarı bu şekilde hazinenin kasasına koyabilirsiniz. İtibardan tasarruf etme zamanı gelmedi mi?

Kimi kimden koruyor koruma orduları? Zaten her gittiğiniz yere özel harekatçılar gelmiyor mu? O lokasyonu emniyet ve jandarma personeli koruma yetisine sahip değil mi? Buradan tasarruf edilecek maddi imkan ile eminim 2000 konutluk bir kaynak ortaya çıkar!

Üç beş yerde mütevelli heyetine atananların maaşlarını hazineye aktarın. Rahatlıkla bu kaynakta bir 2000 konutluk imkan sağlar.

Vakıf adı altında hiçbir faydaları olmayan, besleyip büyüttüğünüz tarikatların malına mülküne el koyun. İnanıyorum oradan hazineye aktarılacak kaynak ile Avrupa Uzay Ajansı ile yarışacak bütçe çıkar. Yani değil deprem bölgesini yeniden inşa etmek, yanında en az 3 bölgenin kentsel dönüşümüne bile kaynak sağlar!

Önerisi bol olan bir yazı olduğunu düşünüyorum. Dinlenir mi? Uygulamada görebilir miyiz? Pek sanmıyorum. Zaten asıl amacım kutuplaştırılmış milletin birbirinden nefret etmesinin önüne geçmek. Siyasileri savundukları kadar kendi haklarını savunmaya başlamaları için bir çimdik daha atmak.

Suçlu mu? Suçlu Allah değil, kendini ilah zannedenler ve buna çanak tutanlar...