Okulların açılması ile yeni sorunsalımız; tüm dersler için ek kaynak.

Bu yıl daha büyük bir problem haline dönüştü. Çünkü devlet ders kitaplarının yanında bir de kaynak adı altında test kitabını da ücretsiz verdi. Test kitabı olarak baktığınız zaman, evet, kitaplar iş görecek gerçekten. Fakat asıl olan şu. Pekiştirme için verilmesi gereken kaynaklar.

Kısaca şöyle; gündüz okulda konu işlendi, akşam ise işlenen konunun pekiştirilmesini sağlayacak, konunun neresinde ise orasına ait gerek yazılı, gerek düşündüren sayfalar.

Devletin verdiği kitap ise dersin konusu işlendi ve o konu bitti diyelim. Değerlendirme yapmanızı sağlayacak test kitabı. Bu ikisi arasında büyük farklar var. Hatta üçü…

Ders kitabı okulda, ek kaynak ev ödevinde, testleri ise bunların hepsini kapsayan bir değerlendirme için kullanıyor eğitimciler. Bir haftadır neredeyse herkes ‘eee devlet verdi. Televizyonlarda ek kaynak yasak dediler. Öğretmen yine istedi valla, şikayet edeceğim’ gibi cümleler kuruyor.

Peki tamam da… Kimi kime şikayet ediyorsunuz! Burada suçlu olan öğretmen değil ki… İlçe Milli Eğitim de değil, kaymakamlık da değil, belediye de değil. Veliler hiç değil.

Okuma yazması olan, çocuğu okula gidip geldiğinde derslerine azıcık göz atan bir veli; öğretmenin neyi, neden istediğini hiç bu sorunsallara girmeden tahmin edebilmeli diye düşünüyorum. Hatta öğretmen istemediyse bunu sorgulaması gerekiyor. Bunu soracaksanız eğer, sadece ve sadece Milli Eğitim Bakanlığı’na soracaksınız. Neden?

Ne olacak şimdi? Birileri şikayet edecek. O sınıftaki öğretmen kendi kurmaya çalıştığı düzeniyle sorgulanacak. Şikayet etmeyen velilerin çocukları da buna maruz kalacak. ‘E kaynaklar kaç para, sen biliyor musun Çiğdem?’ diyeceksiniz. Birçoğunuzdan daha iyi biliyorum.

20 yıldır mesleğimden dolayı hep kağıt ve mürekkeple çalıştım. Ders kitabından, hikaye kitabına, romana, bilimsel makaleden davetiyeye, gazeteden dergiye her şey tasarladım ve bastırdım. Ben size sorayım. Sadece bir adet 50 sayfalık kitabın kaç ayda ve hangi maliyetlerle yapıldığını biliyor musunuz? Şu anda elinizdeki gazete ne kadara mâl oluyor. Onlarca gazete neden kapandı, bir sürü yayınevi neden iflas etti?

Yıllardır öğretmenleri ve doktorları hedef göstere göstere bu hale geldi her şey!

Kabaca hesap yaparsanız… Çift yönlü, tek renk basılmış bir fotokopinin, bir kitap sayfasından çok daha pahalı olduğunu göreceksiniz. Öğretmen fotokopi olarak ödev verecek, yarısı okunacak, yarısı okunmayacak. Kartuş bitecek ve yine siz para vereceksiniz kartuş almak için. Bir kartuş geçen yıldan bu yana neredeyse yüzde 250 arttı.

Alamayanlar olacak tabi. Onu da duyarlı ve biraz daha maddi geliri düzgün veliler, nasıl ki bu duruma laf söylemek olunca önden gidiyorsa, o zaman da yardım edecek. ‘Gel arkadaşım’ diyecek. ‘Senin çocuğun için biz alalım. Ne sen üzül, ne de çocuğun bu imkandan mahrum kalsın’ diyecek. E bizim görevimiz mi? Evet, değil tabiki. Ama memleketin hali ortada ve bunlar hep eğitim yetersizliğinden çıkan problemler. Bu problemleri yetkili ortadan kaldırmıyorsa, bizler kaldıracağız. Onlar utanmıyorsa bizler de utanmayacağız. Çocuklarımızın öğretmenlerini ve arkadaşlarını en doğal hakları olan eğitimden mahrum bırakmayacağız.

Bence asıl problem, biz her şeyi normal bir ülkeymişiz gibi devletten bekliyoruz. Bizim ülkemizde eğitim sağır ve dilsiz. Ne öğretmen öğretmen gibi eğitim verebiliyor, ne de öğrenci öğrenci gibi bir eğitim alabiliyor.

Bizler veliler olarak aidat da vereceğiz, ek kaynak da alacağız ve hatta en iyi yapabildiğimiz şey neyse hepimiz  çocuklarımızın okullarına yapabildiklerimizle destek olacağız. Devlet de biz, millet de biz olacağız. Olalım ki eleştirdiğimiz problemlerin yarısını çözeriz belki.

Yani bırakalım da kendi okulları bile olmayan öğretmen ve öğrencilerin kitapları bari tam olsun.