100’üncü yıl kurtuluş etkinlikleri kapsamında yapılan Sefo konserine davet üzerine Biga’da görev yapan gazeteciler olarak bizler de gittik. Seversiniz, sevmezsiniz ayrı. Onun da bir kitlesi var. Saygı göstermek lazım. 3 yıldır gördüğüm en kalabalık ve izdiham dolu konserdi. Belli ki hedef kitlesi mutluydu ve izlemeye gelmişlerdi. 6 tane şarkısı varmış. 2 tane çok bilinen şarkıyı sanırım 3 defa söyledi. Gençleri de önemsemek ve hizmet etmek lazım tabi.

Biz ne yaşadık onu anlatayım size.

Haber yapmak için gittik. Belediyenin bize özel olarak verdiği akreditasyon kartını gösterdik ve alana girmek istedik. İlk kapıdan alınmadık. İkinci kapıdan alınmadık. Üçüncü kapıdan da alınmadık. Gören de sahneye çıkıp şarkı söylemek istiyoruz sanacak. Neyse ki uzun uğraşlar sonunda belediye binasının içine girebildik. Orada belediye başkanı ile karşılaştık, derdimizi kendisine anlattık ve ‘İkinci kata çıkıp 2 fotoğraf alalım, gidelim’ dedik. Ama belediyenin üst katına da alınmadık. Sonrasında en son tam çıkacağız, belediyenin bahçesinde derdimizi anlatmaya çalışırken, organizasyon sorumlusu bizi gördü ve güvenlik görevlisine ‘Bu kartlılar alınacak’ dedi.

Sağ olsun, lütfettiler, girdik. Orada da sahne uzağından olmak şartı vardı, önüne ya da yakınına gitmeden fotoğraf çekmemiz istendi. Bize verilen alandan çekebildiğim bu fotoğrafı da sizlerle paylaşayım. Hatıra kalsın bu köşede.

Neyse biz alandan çıktık.

Pekii neden bu kadar savaştık o alana girmek için, biliyor musunuz?

Sahnedeki şarkıcının hayranı değildik. Davet edildiğimiz bir etkinliğe katılıp, o etkinliğin haberini yapmak dışında bir amacımız yoktu.

Ücretini T.C. Biga Belediye Başkanlığı'nın ödediği bir konser organizasyonunda, bizler, yani onların değişi ile ‘güzide basın mensupları’ olarak belediye binasının içerisinden de olsa bir fotoğraf alamazken; sadece Ak partili oldukları için belediye binasının ikinci katındaki balkondan konser izleyen kadınlar ve erkekler için hiç bir güvenlik önlemi alınmamıştı. Müzik dinlediler, canlı yayın yaptılar, story attılar. Zaten herkes izlemiş ve görmüştür kendilerini. Bu çifte standart değil midir? Bu belediye hepimizindi hani… Bizden çok Ak Partililerin belediyesi mi yani? Bu sloganı kullananı görürsem, bir daha bir daha bu örneği vereceğim, herkesin haberi olsun.

Sahne önünde bize alınan güvenlik önlemleri, orada olmaması gereken ama sahne önünde olan (Resmi görevli kişiler haricinde) hiç kimse için alınmamıştı. Çünkü mesleği hatta görevi çok farklı olan kişiler sahne önünde, yanında, gayet güzel eğleniyorlardı ve yine ücretini T.C. Biga Belediyesi'nin ödediği güvenlik görevlileri onlara hiçbir şey diyemiyorlardı. Yani derdimiz güvelik görevlileri değil, ne denirse onu yapıyorlar, sonuçta o insanlar da…

Konser esnasında sahnedeki şarkıcıya ve balkondaki siyasilere, sektörde tehlike teşkil eden tek meslek grubu bizdik sanırım. Ve bize karşı da güvenlik önlemleri gayet güzel uygulandı, o geceye özel.

Çünkü gündüz yapılan yağlı güreş etkinliklerinde aynı güvenlik önlemlerine maruz kalmadık. Belki de güreşçiler zaten bizden kendilerini koruyabilecek güçte oldukları içindir.

İşin özü sahne alanı, güvenlik önlemi, şarkıcıların özel istekleri ve sahne dekoru gibi konular en az konserler başlamadan 4-5 saat içinde netleşmiş oluyor. En azından belediyenin kurduğu whatsapp grubundan gazeteciler isyan etmeden önce bir duyuru yapılırsa; biz de işimizle ve işimizi yapmamız için organizasyon öncesi verilen akreditasyon kartlarımızla rezil olmayız sahne önlerinde…

Bir sonraki gün Mustafa Ceceli konserinde çok önceden bu önlemlere dikkat edilmiş olsa da, ağzımızın tadı fena kaçtı. 100’üncü yıl etkinlikleri, en az 6 ay, 1 yıl önceden hazırlıklarına başlanmış etkinlikler olması gerekiyor çünkü.