ZAMANIN İZİ

Bir gün anılarımı yazarsam, kitabın adı bu olacak; çünkü Biga’da doğup büyüyüp başka kentlerde yaşamak durumunda olanlar için heyecan verici bir cümledir bu. Bazen Bursa’nın o eski Santral Garajı olur; bazen İstanbul Topkapı’daki o pejmürde garaj olur; bazen de Ankara’daki AŞOT (eski otogarın adı öyleydi, AŞTİ sonradan Melih Gökçek’in uydurmasıdır) otogar olur; otobüs firmasının bankosuna yaslanarak bu cümleyi kurup bileti elimize aldığımızda ve “Gideceği yer” hanesindeki “Biga”yı gördüğümüzde o heyecanı duymamak olanaksızdı.

Bandırma sonrası Gönen garajı. Otobüs Denizkent’teki benzinlikte mola verse de ne gam, artık uzakta değildir Biga. Sinekçi’den sonraki meşhur “Deve Yokuşu”nu çıkıp, Bahçeli köprüsünü de geçince İdriskoru gelirdi ve önce Balıkkaya, ardından işte Biga!

Bir yeşil ırmağın içine süzülürcesine inerdiniz aşağıya, Biga garajına. Valizinizi alıp bir taksiye atladığınızda yanılıp evin adresini vermeye kalkarsanız muhtemelen benim başıma gelenle karşılaşabilirdiniz: “Ayıp ettin Dizman, bilmiyoz mu be ya sizin evi!”

DEMİRLERİN ŞEHRİ BİGA

Şimdi diyeceksiniz ki niye yazıyorsun bunları? Niye yazıyorum sahiden? Elbette ki zaman insanları da mekânları da değiştirdi; yollar zaten hepten değişti, hatta otobüs yolculukları bile azaldı.

Evet, hepsine tamam, ağlak bir nostaljinin gereği yok tabii ki ama hiç değilse İdriskoru’dan aşağıya süzülürken, bozuk anlamla, uyduruk bile olsa  “Gönüllerin şehri”ne doğru ilerlesek, “Demirlerin şehri”ne değil.

O demirden ve inanılmaz çirkinlikteki aydınlatma direkleri var ya; belediye başkanı Sayın Erdoğan çok aradı mı acaba onları, merak etmekteyim. Tıpkı “Gönüllerin şehri” bozuk anlamı gibi bir görüntü kirliliği içinde olmayı Biga’nın güzelliğine yakıştıramıyorum.

Elbette çalışma alanım bağlamında rahatlıkla iddia edebilirim: Bir kenti yönetmek önce o kentin ruhunu anlamaktan geçer; tarihini, coğrafyasını, sosyokültürel yapısını bilmek ve dahası yüreğinde hissetmekten geçer.

‘Biga’ya bir bilet…’ dediğimizde o heyecan içimizde elbette hiç eksilmeyecek ama şehrimizin ruhunu anlayamayanların marifetiyle o heyecana keder de karışıyor bir yerlerden ne yazık ki.