MUHTARIN KÖŞESİ

Seçimler için son düzlüğe girdik sayılır. Seçim tahminleri havada uçuşuyor. Enformasyon adına dezenformasyonun babası yapılıyor…Babala babam babala… Üstelik bu sadece 14 Mayıs seçimlerinde değil, daha önceki daha önceki bütün seçimlerde de yapıldı. Hep aynı hava yaratılır ve sonunda bu balonlar birer ikişer patladı…

Şahsi kanaatim odur ki bu seçim sonuçları da malumun ilamı olacak. Yenilen pehlivanın göbeği bir kez daha yıldızı görecek…

İmdi…

İşin en komik, daha doğrusu trajikomik tarafı şu:

Bir tarafta girdiği her seçimi kazanmış Recep Tayyip Erdoğan. Ona diktatör diyorlar. Hakkında bin bir türlü tezvirat, yalan dolan. Hakaretin bini bir para… Medyada okuduklarımızı, seyrettiklerimizi nereye sokacağız bilmem ki… Adam diktatör olacak ve sen ona istediğin gibi hakaret edeceksin. Nerede görülmüş böyle bir dünya.

Diğer tarafta girdiği her seçimi kaybetmiş, Muharrem İnce’nin tabiriyle “yenilmiş de yenilmiş” ama o hâlâ koltuğunu muhafaza etmekte. Başta Deniz Baykal’a kazık atmış. Ondan sonra Önder Sav’dan başlayarak Yılmaz Ateş, Mehmet Sevigen, Muharrem İnce gibi çekirdekten CHP’li bütün muhaliflerini yemiş Kemal Kılıçdaroğlu. Ona da “Demokrat Amca”(!) diyorlar. Yersen…

Niye Recep Tayyip Erdoğan?

Bir defa “Sahici”! İmitasyon değil. Ne dediği belli… Mütevazı bir Anadolu insanının çocuğu… Kişiliğini bulduğu İmam Hatip Okulu yıllarından bu yana siyasetin her kademesinde adım adım ilerlemiş. Liderlik ruhu daha o yıllarda kendini göstermiş. Ha üniversite diploması diyecekseniz... O zamanlar “Akademi” de vardı ayrıca. Şimdiki gibi fakülte ayarında dört yıllık diploma verilirdi. Merak eden  o yılları araştırsın. Apaçık gerçeği göreceksiniz.

Reis’le farklı zamanlarda da olsa aynı mektep sıralarında dirsek çürütmüşlüğümüz, aynı hocaların rahle-i tedrisatından geçmişliğimiz de var. Bu hususla ilgili de bir gönül bağımız var kendisi ile ama esas düşünce berberliğimiz 367 garabetinden sonra oluştu ve Ak Parti üyesi olduk neticede.

Belli kesim biraz da niye sevmiyor Erdoğan’ı hemen söyleyeyim. Adam çıkıp bir şehit evinde Kur’an-ı Kerim okuyor mesela… Güzel de okuyor açıkçası. Tane tane. Mahreçler doğru, teganniye kaçmadan. Vay efendim Cumhurbaşkanı nasıl Kur’an okurmuş. Okur efendim bal gibi okur. Burası Müslümanların çok büyük ekseriyette olduğu bir ülke. Arya okuyacak değil ya. Siz de isterseniz Sent Antuan Kilisesi korosuna dahil olunuz.

Siyasetin son aşaması icraatlerin gerçekleşmesi ise esas olan, zaten bu hususta Recep Tayyip Erdoğan’ın eline su dökecek bir başka babayiğit  yok. 20 yıllık iktidarında, cumhuriyetin 80 yıllık döneminde yapılanları fersah fersah katlamış. Şimdi burada bunları saymaya kalksam ciddi bir almanak hazırlamam gerekir.

Hülasa Turgut Özal’ın deyimiyle Reis’in icraatlarına muhaliflerinin hayalleri bile yetişemez...

Siz iyisi mi altı kol pişti oynayın. Ya da pis yedili…

Son sözüm şu: Fille yatağa giren ezilmeyi göze alır. PKK ile yatağa girenin de demokrasi çocuğu sakat doğar. Tedavisi de imkânsızdır. PKK ile savaşta şehit düşmüş, gazi olmuş binlerce insanımızın ahı da sizi boğar.

Ha olmaz ama; seçimleri kazanırsanız da size don olan bize şalvar olur…

Beş yıl sonra da hastanelerin ortopedi servisleri “elim kırılaydı” diyenlerle dolup taşar…