Daha önce duydunuz mu bilmiyorum. Ben uzun süredir Bigalı kadınların takdire şayan mücadelesini izliyorum. Bugün geldikleri noktayı da büyük bir heyecanla takip ediyorum. Biga Kadın Kooperatifi'nden bahsediyorum.

Daha önce duydunuz mu bilmiyorum. Ben uzun süredir Bigalı kadınların takdire şayan mücadelesini izliyorum. Bugün geldikleri noktayı da büyük bir heyecanla takip ediyorum. Biga Kadın Kooperatifi'nden bahsediyorum. Bu kez Bikad'ın çatısı altında faaliyet gösteren Eceköy'ü Serten Akkaya ve Medya Lokum ekibi olarak ziyaret ettik. Eceköy, Bigalı kadınların doğal ve yerel lezzetler üretmek için Gümüşçay'da kurdukları mutfağın ismi. Taze ve doğal ürünler tüketmeye bayılan, çocuğunu da sağlıklı bir şekilde büyütmek isteyen bir anne olarak kendimi cennette buldum bir anda. Peynir cenneti diyebiliriz.

Eceköy ismi Biga Kadın Kooperatifi’nin kurucu üyelerinden Şaziye Kurt’un bir saha gezisinde köylerin bulunduğu yerde eskiden 'Ece' adlı bir gölün varlığından bahsetmesiyle akıllara düşmüş. O gölün hikayeleri ile büyüdüklerini söyleyenler, etrafındaki köylerin bereketli topraklarından, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinden flora ve faunasının zenginliğinden bahsedenler olmuş. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu topraklarda tarım ve hayvancılık faaliyetleri yoğun kadın emeği ile devam ederken Ece göl efsanesinde ekmeğini köye gelen ziyaretçi ile paylaşarak afetten kurtulan kadın, çoban ve sürüleri bu güzel markaya markaya ilham vermiş. Ece’nin kraliçe, güzel kadın, büyük kardeş, ana gibi kadını vurgulayan tanımlar içermesi de bu ilhama güç katmış.

Bir grup güçlü, üretken, cesur kadının emeği ile bugünlere gelmiş bu hikaye.

Neler mi üretiyorlar? Durun sayayım... Çerkez peyniri, kuru domatesli zeytinyağlı taze inek peyniri, kişnişli zeytinyağlı çökelek, çıbrıka otlu rulo inek peyniri, köz biberli zeytinyağlı taze inek peyniri, inek salamura peyniri, çıbrıka otlu inek sepet peyniri, taze inek peyniri, peynir helvası, çeşnili çökelek, pul biberli ve güve otlu zeytinyağlı çökelek, inek ve koyun yoğurt, keçi peynirleri, süt reçeli... Peyniraltı suyuyla tarhana, erişte, gözleme, pasta, peksimet yapıyorlar. Benim için en önemlisi, bu ürünlerin hiçbirinde katkı maddesi olmaması. Tüm ürünler eskiden köylerde annelerimizin yaptığı ürünlerin aynısı. Geleneksel. Bir ara kuruma aşamasındaki peynirleri görmek için üretimhaneye girdik. Birbirinden leziz peynirlerin kokusu sardı dört bir yanımı. Bir defa bu peynirleri tadan herkesin yeniden yeniden isteyeceğine eminim. Ben de zaten her peynirden satın aldım. Biga'da bazı şarküterilerden de müşterileriyim zaten.  Mandıralarda 3-4 kilo sütten 1 kilo peynir alınırken, Eceköy'de 10 kilo sütten 1 kilo peynir alınıyor. Eceköy'de normalin aksini hiç yağını almıyorlar ve sütü döküp direkt peynir yapıyorlar. Çocukluğumdaki peynir tadı. Sertleştirilmiş, tuzlu. Rulo peynir var mesela. Çok özel bir peynir. Bunun reçetesi Eceköy'de. Çok uğraşmışlar. Meşakkatli ve zor bir peynir. Özellikle çok lezzetli bir peynir. Her şeyi gıda mühendisiyle geliştirerek, yap boz yaparak geliştirmişler.  Peyniraltı suyuyla yapılan pastayı tattık mesela. Peksimetler vardı. Ben çok beğendim. Milli Eğitim Bakanlığı, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bir ön ayak olsa mesela... Çocuklarımız okul kantinlerinde peyniraltı suyundan yapılmış peksimetler yese... Yine peyniraltı suyundan yapılmış sandiviç ekmeğinin arasına mis gibi taptaze peynirler konulsa... Peyniraltı suyundan yapılmış ekmeklerin arasına taze peynirlerle tostlar yapılsa, pastalar satılsa... Bir iki lira fazla ödeyip, çocuklarımıza sağlıklı yiyecekler yedirebilsek ne iyi olmaz mı... Devlet okulları buna öncülük edemeyebilirler. Ancak bence özel okullar için harika bir proje olmaz mı... Ben hayalini kurdum. Gerçekleştirmek isteyen yöneticiler olursa, elini herkes taşın altına koymalı... Bir de bu güçlü kadınların ellerinde mobil karavanları var. Çok donanımlı. İçerisinde workshoplar, atölye çalışmaları yapılabiliyor. Okulların bahçelerinde çocuklarla etkinlikler yapılabilir. İsteyen kadınlarla etkinlikler yapabilirler.  Ayrıca mobil karavana kent merkezinde, belediye meydanında bir yer verilebilir. Bu çok zor olmasa gerek. Biga'nın ürünlerinin markalaşma sorunu var. Biga'nın emeğinin markalaşma sorunu var. Biga'nın markalaşmakla ilgili eksikleri var. İlgilenmesi gereken kurumlar, markalaşma vizyonunu henüz oluşturamadılar. Her şeye rağmen ben öncelik olarak kadınlara, kadınların emeğine pozitif ayrımcılık istiyorum. "Kadına, kadın örgütlerine bakış açısı yorucu. Biz tırnaklarımızla yoktan var ettik. Sıfır sermayeyle başladık. Emeğimize, gücümüze güvendik. Türkiye'ye örnek olduk. Ama kendi ilimize anlatamadık" diyerek serzenişte bulundular. Pozitif ayrımcılığı hak ediyorlar.  Gümüşçay Belediyesi, Biga Kaymakamlığı, Sürdürülebilir Akademi destekleriyle Biga Kadın Kooperatifi'ne bir yol açılmış. Tanap desteklemiş. Kadın Emeği Değerlendirme Vakfı'nın destekleri devam ediyor. Ticaret Bakanlığı'ndan makine ve güneş enerji sistemleri konusunda destek almışlar. Üretimde sıkıntı yok. Ancak satış ve pazarlamada çözülmesi gereken sorunlar var. Ürünler Biga'da bazı şarküterilerde, Bikad Kooperatifi'ne ait kafede, İstanbul'da bazı kooperatiflere ait satış yerlerinde, instagram üzerinden ve Gümüşçay'da bulunan üretim atölyesinden yapılıyor. Güzel bir kahvaltı için de kış bahçesi hazırlamışlar. Farklılık arayanlara, doğla beslenmeyi sevenlere randevulu şekilde kahvaltı servisi yapacaklar. Eceköy gelişirse, kadınlar gelişir. Bu kooperatife destek vermek zorundayız. Bu bir kadın girişimi. Burada her çalışan yeni kadın için buranın gelişimine destek olmalıyız. Süt Biga'dan, usta Biga'dan, ama peynir Ezine peyniri... Neden kardeşim? Hiç sordunuz mu?